9 Temmuz 2012 Pazartesi

ENTARİSİ ALA BENZİYOR, ŞEFTALİSİ BALA BENZİYOR…

Entarisi ala benziyor şeftalisi bala benziyor

Bilenler bilir; en sevdiğim türküdür bu. Hele Nevizade’de, Aslanım’da dostlarla oturduğumuzda ( adlarını saymazsam kızabilirler; Süha Uner, Orçun Çıtır, Uğur Arslanoğlu, Soner Ertop) biz bu türküyü beş sesten söyleriz. Kimi zaman çevreye rahatsızlık versek de kadim dostumuz Saffet Bey ( Kendisi Aslanım’ın patronudur,) idare eder bizi. Türküyü güzel söylediğimiz zamanlarda yan masalardan iştirak edenler de olur çok sesli icramıza…


Entarisi Ala Benziyor’un kaynak kişisi Veli Kanık’tır. Kaynak kişilik müessesesinin yüzlerce mizah hikâyesine konu olabileceğini de bilenler bilir. Bu İstanbul türküsünün sözlerini ciddi ciddi anlamaya gayret ettiğinizde işin içinden çıkamazsınız. Entarisi ala benzeyen, şeftalisi bala benzeyen bir karakter var ortada… Ama bu hikâyeyi anlatan kişinin yâri,  kendisine benziyor ve aynı zamanda imkânsız bir aşk var ortada. Çünkü söz konusu kişi( kimse?) nişanlı… Hatta üstüne üstlük kaytan bıyıklı ve delikanlı… Hal böyle olunca, “Şekerli misin vay vay, kaymaklı mısın vay vay!” Diyerek oynuyoruz ve türkü sona eriyor…

  İyi de Veli Kanık kim? Orhan Veli Kanık’ın babası mı? Çünkü meşhur şiiri “Bir Garip Orhan Veli” de,  “Veli’nin oğluyum…” Der. Hatta babası Veli’nin de bu şiirden rahatsız olduğu söylenir. Ama bir kardeşi de var Orhan Veli’nin… Adnan Veli Kanık…
1916'da İstanbul'da dünyaya gelmiş. Babaları Mehmet Veli… Galatasaray Lisesi'nden sonra Hukuk Fakültesi'ne devam etmiş. Vatan Gazetesi'nde muhabirlik yapmış. Ankara Cezaevi'nde hapis yatarken “Bir Hukukçu” isimli makaleleri yayınlamış.
Öyküler, radyo oyunları, fıkralar ve şakalar kaleme alan Adnan Veli Kanık, özellikle, mizahi öyküleriyle hatırlanır. 1952 yılında “Mahpushane Çeşmesi” isimli roman yayınlar. Adnan Veli ayrıca, 1952 yılında abisi Orhan Veli İçin bir kitap derlemiş. 6 Aralık 1972'de de ölmüş.
Ancak, Entarisi Ala Benziyor türküsünün kaynak kişisi Adnan Veli Kanık değil. Onun ve Orhan Veli’nin babası,  Veli Kanık… Musika-i Hümayun'da yetişmiş bir klarnet virtüozu…  Cumhuriyetin de pek çok müzik kurumunun temelinde emeği geçmiş bir müzik adamı... Atatürk’ün tanıyıp sevdiği bir kişi olduğundan, kendisine radyo müdürlüğü teklif edilmiş, mütevazı kişiliğiyle reddetmiş. 1953'te ölmüş.
Türkünün bir de hikâyesi var. Devir Osmanlı devri… Reşadiye harp gemimizin kızaktan indirilişi töreninde bulunmak üzere İngiltere’ye davet edilen Türk heyeti, törende güç bir durumla karşılaşmış. İngiliz denizcileri kendi milli marşlarını okuyunca bizimkiler ne yapacaklarını şaşırmış.  Çünkü Osmanlı’nın bir Milli Marşı yok. Çarkçıbaşı duruma el koymuş;

—“Entarisi ala benziyor"u biliyor musunuz?

— Biliyoruz.

— Hep beraber:

- "Entarisi ala benziyooooooor !

   Sultan Reşat bana benziyooooooor!

Bu hikâye Ethem Üngör’ün 1966’da yayınlanan “Türk Marşları” adlı kitabında anlatılıyor. Eğlenceli ve trajikomik bir hikâye ama gerçekten yaşanmış mı ben bilemem. Reşadiye zırhlısı, Osmanlı donanması için İngilizlere sipariş edilen üç savaş gemisinden biri. Reşadiye- tamamlanmış ama ona da I. Dünya Savaşı'nın başlaması üzerine Britanya tarafından el konulmuş.
Neyse, doğru ya da yanlış hikâye güzel bir hikâye… Dönemin Osmanlı bahriyelileri için olmasa bile benim ve kadim dostlarım için bir marş kıymeti vardır bu güzel türküde… O zaman şöyle diyelim hep beraber; “Şekerli misin vay vay’ Kaymaklı mısın vay vaaay!!!!”

3 yorum:

  1. Çok hoş bir paylaşım, bilmediğim neler öğrendim bu arada..

    YanıtlaSil
  2. bak bu kadar detaylı bilmiyordum ben,sağolasın.

    YanıtlaSil
  3. bu gün gerçekten çok güzel...f.e

    YanıtlaSil

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...