26 Mart 2012 Pazartesi

En-el Hak… Mavi Senfoni… Mihrap…


En-el Hak… Mavi Senfoni… Mihrap…



Markalı, pahalı bir şey gösterip de fiyatını söylediğimizde babam hep şöyle derdi;
“Benim paramla beş lira etmez…
Bütün ekonomik sistemlerin, çapraz kurların, paritelerin ötesinde bir kavramdır aslında bu; “Benim param…” Öyle böyle değil yekpare bir para birimidir belki de… Benim babam Bulgaristan doğumlu olduğundan mıdır yoksa akrep burcu olduğundan mıdır bilemeyeceğim “tutumlu” adamdır. Bir de evlâd-ı fâtihân topraklarından getirdiğimiz bir deyim vardır bizim, muhacir olarak; “De para pançemde…”  Günümüz Türkçesiyle şöyle çevireyim size; “İşte para avucumda…” Bu deyim de “benim param” adlı para biriminin manasını ifade eder… “Bir malın ve hizmetin piyasa rayiciyle değerinin ne olduğu beni bağlamaz. Asıl olan benim paramla kaç lira ettiğidir.” Ana düşünce bu… Bu düşünceyi dile getiren başka deyimler ve söyleyiş biçimleri de mutlaka vardır bu topraklar üzerinde. 
Babamın “benim param” adını verdiği para birimi çoğu menkul ve gayrimenkul kıymetleri değerlendirmek için kullanılabilir. Bir tek sanat eserleri için herhangi bir karşılık yoktur babamın “benim param” adını verdiği para biriminde… Anlamanız için şöyle açıklayayım, liseyi bitirdikten sonra Güzel Sanatlar Heykel Bölümü’ne girmeye hak kazandığımda babamın yorumu şu olmuştu; “Benim için kızımın fahişe olmasıyla oğlumun heykeltıraş olması arasında hiçbir fark yok…”
Sizin de anlayacağınız gibi babam sanattan alamaz…


Bugünkü gazetelerde bir haber vardı;

“Erol Akyavaş'ın 2.7 milyon TL'ye satılan "En-el Hak" adlı tablosu, Burhan Doğançay'ın "Mavi Senfoni"siyle birlikte Çağdaş Türk Sanatının en pahalı tablosu rekoruna sahip oldu.”



Akyavaş'ın eserlerinde, yaşamın gerçekten tinsel bir yolculuk olduğunu ve sonunda bu tinselliğin sanat vasıtasıyla arındığını, vecde eriştiğini görürüz. "En El Hak" ise bu yolculuğun ve arınmanın en muhteşem ifadelerinden biridir. Eserleri dünyanın 64 Müzesinde yer alan Burhan Doğançay'ın başyapıtı “Mavi Senfoni ise gerçekten de kendi başına bir varlık ve akıl almaz bir “şey”dir. Tahmin edersiniz ki ne Erol Akyavaş’ın ne de Burhan Doğançay’ın tabloları babamın parasıyla beş lira etmez… Ama gördüğünüz gibi ediyorlar. Buradan da babamın parasının da zihniyetinin de tedavülden kalktığını anlıyoruz.

Gelelim “benim param” a…Tabii canım, artık ben de kırkıma geldim ve her Türk erkeği gibi kendi para birimimi ilan ediyorum. Benim paramla Burhan Doğançay'ın "Mavi Senfoni"si, Erol Akyavaş'ın 2.7 milyon TL'ye satılan "En-el Hak" adlı tablosundan daha çok para eder. Yanlış anlamayın. Param var da değer biçiyor değilim. Zaten bu “benim paramla” lafı, genelde parası olmayanların kullandığı bir para birimidir.

Benim paramla Türk Resim Sanatı’nın en kıymetli eseri Osman Hamdi Bey’in bir eseridir… Hayır sözünü ettiğin resim “Kaplumbağa Terbiyecisi” değil… Osman Hamdi’nin kayıp bir resmi… Daha doğrusu birileri tarafından kaybedilmiş bir resmi… Mihrap


 Osman Hamdi Bey'in 1901 yaptığı bu tablo son olarak Demirbank’ın arşivlerinde kayıtlıydı. Ama şimdi kayıp… Böylesine ünlü bir tablo nasıl kayıp olur demeyin. Çünkü koleksiyon sahibi banka da kayıp…
Mihrap, yapılışından itibaren çok sayıda eleştiri ve saldırının hedefi olmuş. Osman Hamdi’nin “oryantalist” olarak suçlamasının en önemli sebebi Mihrap’tır. Çünkü eserde ayaklarının dibinde dini kitapların düzensizce atılmış olduğu bir kadın tasvir edilmektedir. Kimi yorumlara göre tablo kadının statüsünün önemini vurgular; yerdeki kitaplar da kadının özgürlüğünü engelleyen dinsel baskıları simgeler. Kadın da Mihraba yerleştirilmiştir. Bu resimden benim çıkardığım anlam özgür kadının sanat yoluyla kutsallaştırılmasıdır. Keşke bu yazımı birisi Rusçaya çevirse de resimle birlikte çok saygı duyduğum Femen kızlarına ulaştırsa…

Çeşitli defalar el değiştiren tablo; müzayedeci Aret Portakal, Mesut Hakgülen, Çiğdem Simavi tarafından satın alınmış. Demirbank tasfiye edildikten sonra koleksiyonda tablo ortaya çıkmamıştır ve nerede olduğu bilinmemektedir.
Ve söz konusu tablo,” Mihrap” “benim paramla” plastik sanatlar tarihimizin en kıymetli eseridir…

3 yorum:

  1. ahhhh maviii ahhhhh.ne kadar güzelsin mavi....beni mest ediyorsun renginle :) marka diyorlar ama sadece adı marka olduğu için paraları bir güzel sömürüyorlar.git çarşıdan bir kıyafet al o daha iyi. marka diye adlandırmışlar.herkes bir güzel kanıp,veya hava atma çabasında olduğu için paracıkları bir güzel dağıtıyorlar.hiç gereği yok.ben maviye dayanamıyorummm çok seviyorum çokkkk ..emeğinize sağlık çok beğendim :)F.E

    YanıtlaSil
  2. Yazılarınızı merakla ve severek okuyorum. Okurken akıp gidiyor sular seller gibi ...(R.T)

    YanıtlaSil
  3. Makale süper ötesi olmuş sağolun..
    film

    YanıtlaSil

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...