12 Mart 2012 Pazartesi

RADYO YAZILARI–5 MERDİVENDEN DÜŞEN… PARDON; “İNEN” SANATÇI







Tom Stoppard’ın bu çok önemli oyunundan söz ederken neden bilmem her seferinde “Merdivenden İnen Sanatçı” demek yerine “Merdivenden Düşen Sanatçı” deyiveririm. Aslında böylelikle oyunun gizini de ağzımdan kaçırdığımı hep geç fark ederim. Ancak tabii ki bu oyun bu küçük dil sürçmesinden daha önemli kodlar üzerine kurulmuş büyük bir metindir.
Mesleki ve kişisel nedenlerle yıllar içinde mecburen çok sayıda radyo teksti okudum. Radyo oyun yazarlığıyla ilgilenen insanlar da her zaman benden, teknik ve estetik açıdan kendilerine yol gösterecek bir radyo oyunu metni önermemi istemişlerdir. “Bana iyi bir radyo oyunu metni önerir misin?” Bu soruya yıllardır verdiğim yanıt ne yazık ki hiç değişmedi, değişemedi: “Merdivenden düşen sanatçı… “ İlk zamanlar daha iyi metinler de olabileceğini ancak bunların dilimize çevirilerinin yapılmamış olduğunu düşünerek her sorana bu oyunu okumasını öneriyordum. Yine zaman içinde orijinal dillerinden okuduğum ve dinlediğim oyunlar da arttı ama benim bana sorulan soruya verdiğim yanıt değişmedi… Yine ve her zaman; “ Merdivenden düşen… Pardon, “inen” sanatçı… ( Bu arada descend düşmek anlamında da kullanılabilir belki…)

Peki, ne anlatır, nasıl bir oyundur “Merdivenden İnen Sanatçı”?  Oyunun merkezinde gizemli bir cinayet şüphesi vardır. Ölen sanatçı merdivenden kazayla mı düşmüştür yoksa bu işin bir sorumlusu var mıdır?
Radyo oyununda sesin sekiz elementi vardır: Söz(diyalog), ses, müzik, sessizlik, pause(susku), mesafe, radyofonik efektler ve teknik efektler… Merdivenden İnen sanatçı mükemmel bir radyo oyunudur. Çünkü bu oyunda ses basit bir aygıt değildir. Yapının organik bir parçasıdır. Düşen sanatçı Donner’ın bilmecesi düş gücünü harekete geçiren efektler aracılığıyla ve radyo oyununun bütün bu sessel elementleri yardımıyla çözülecektir.
Oyun seslerle başlar… Düzensiz bir horultu… Ayak sesleri… Bir tahta gıcırtısı… Ve Donner’ın sakin sözleri: “Ah! Demek buradasın…’ İki hızlı adım ve arkasından “Güm!” Martello ve Beauchamp elli yıllık stüdyo evlerinde ev ve hayat arkadaşları Donner’i merdivenden düşmüş ve ölmüş bir halde bulurlar. Günlük sesleri kaydeden bir ses sanatçısı olan Beauchamp olup biten her şeyi bire bir teybe kaydetmiştir. İlk sahnede bu kaydı ileri geri sararak tekrar tekrar dinlerler ve olup biteni çözmeye, anlamaya çalışırlar. İşte size radyo sanatıyla, ses sanatıyla oluşturulabilecek tam da Stoppardvari bir “oyun içinde oyun” kurma yöntemi… Eğer sanatta iyi şeyler, yeni güzellikler kurmak adına çalınabiliyorsa bütün radyo oyunu yazarlarına bu tekniği gönül rahatlığıyla (ama estetik bir biçimde) çalmalarını, kullanmalarını, geliştirmelerini öneririm…
İlginç bir öyküsü olsa da aslında oyunun kurgusu, içerdiği bütün unsurların da önüne geçer. Zamanın bir radyo oyununda bundan daha iyi bir biçimde kullanıldığına rastlamak oldukça zordur. Oyunda farklı zamanlarda geçen on bir sahne vardır. 1970’lerin başında başlar ilk sahne, sonra 1914’lere, 1920’le gider gelir. Stoppard, zamandizininin formülünü de vermiştir: ABCDEFEDCBA… İlk okuduğunda ne olup bittiğini anlayamayanlar anlasın diye…
Üç sanatçı gençliklerinde görme yetisini yavaş yavaş yitiren bir genç kızla tanışmışlardır: Sophie… Sophie birbirlerine çok benzeyen bu üç gençten birinden hoşlanmıştır. Ancak görme yetisini yitirdikten sonra, aslında ilk etkilendiğinin hangisi olduğunu bilmek de imkânsız gibidir. İşte oyun boyu izi sürülmesi gereken bir diğer soru da budur. Oyunun konusunu ve öyküsünü uzun uzadıya anlatmaktansa dünya sanat tarihi içindeki koordinatlarına yoğunlaşmak belki de daha yerinde olur.
 Oyun aslında tematik anlamda bir modernizm parodisi, modernizm ağıtı ya da modernizm eleştirisi olarak kabul edilebilir. Çünkü belki de oyunun karakterlerinden biri de ünlü Kabare Voltaire’dir. Kabare Voltaire, 1916' da Alman şair ve müzisyen Hugo Ball ve oyuncu olan karısı Emmy Hennings tarafından Zürich'te açıldı. Zürich savaş karşıtlarının bir kalesi durumundaydı. Jean Arp, Richard Hülsenbeck ,Tristan Tzara , Marcel Janco ve  Emmy Hennings’in aralarında bulunduğu bir grup genç sanatçı ve savaş karşıtı 1916 yılında kabare Voltaire de DADA Bildirisini açıklandı.
 İşte oyunun kahramanı üç genç sanatçı, bu kuşakta modernizmi tabiri caizse dibine kadar yaşayan ve dünya sanat tarihini değiştiren önemli olaylara şahit olan insanlardır. Belki de günümüzde bile birçok kişi söz konusu dönemde, söz konusu mekânda, söz konusu isimlerle yaşamayı düşleyip hayal ediyordur. Bu hayalperestlere ben de dâhilim… Böylesi bir ortamda yaşayan üç genç sanatçıdan biri yenilebilir sanat, bir diğeri metaforik heykeller, üçüncüsü ise gündelik yaşamdaki ses kayıtlarından oluşan özgün bir ses sanatıyla yaşamı ve dünyayı değiştirme ideallerine sahiptirler. Hatta oyunun başında ihtiyarlıklarıyla karşılaştığımız bu sanatçılar, oyun zamanıyla bugün bile aynı düşüncelere sahip gibidirler. Bir tek farkla… Gençliğinde gündelik yaşamdaki sıradan ve bilindik seslerle bir dizge kurmayı planlayan ses sanatçısı yıllar geçtikten sonra, sessizliğin sesini kaydederek modernizmden absurde giden yolu işaret ediyordur belki de… Hele bu ses sanatının aynı zamanda trajikomik bir ölümün de tek delili olması ayrı bir mesele…
Sonuç olarak Merdivenden düşen… Pardon “inen” sanatçı radyo oyunu ve ses sanatı tarihinin en önemli, tematik anlamda en derinlikli, estetik anlamda en usta işi eseridir… Tom Stoppard da yaşayan en büyük radyo oyun yazarı…( Canı istediğinde bir senaryo yazıp Oscar da alabilen ilginç bir yazar…) Okurlarımıza erken bir müjde vermek için bu yazının sonunu bekledim… Bir gün Merdivenden düşen… Pardon “inen” sanatçıyı Türkçe olarak da dinleyeceksiniz...

                                                                                              Kıvanç NALÇA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...