13 Mart 2012 Salı

FEMEN (Фемен): BİR FENOMEN…


FEMEN (Фемен): BİR FENOMEN…
FEMEN


Bu yılın ilk günlerinde Parşömen Yayınları’ndan çıkan Mestur adlı romanımda yüzeydeki konu İstanbul’da bambaşka hayatlar yaşayan iki genç kızın hikâyesidir. İnançlarından dolayı “örtünmüş” bir genç kız ve yine inançlarından dolayı “açık” bir başka genç kız… Romanda beklenmedik bir biçimde bu iki genç kızın yolları kesişir ve aralarında bir dostluk başlar. Sonra hikâye bambaşka yerlere savrulur. Ama benim bugün altını çizmek istediğim şey tam da bu… Farklı inançlardan dolayı farklı yaşam biçimleri olan kişilerin karşılıklı saygıya dayanan bir yaklaşımla birlikte yaşam kültürünü oluşturabilmeleri…Ya da oluşturamamaları...

Mestur; Örtülü, kapalı, gizli anlamına gelen Arapça bir sıfat… Yani Çıplak, açık olma halini tam zıttı. Geçtiğimiz 8 Martta İstanbul çıplak Femen kızlarını ağırladığında yine bu kavramlar üzerine düşünme ihtiyacı duydum.  Tabii burada “ağırladığında” sözcüğü lafın gelişi… Kızlar apar topar sınır dışı edildiler. Şiddet içermeyen eylemler yaptıkları halde hiç de hoşgörüyle karşılanmadılar. Çoğu kişi eylem noktasının ibadethanelere yakın olmasının yanlışlığını vurguladı. Fakat Femen baskılara alışık. Onlar kimsenin hoşgörüsünü istemiyor.


Ukraynalı feminist grup FEMEN 2008 yılında Kiev’de kuruldu.18–20 yaş arası üç yüz kadar üniversiteli kadın aktivist birkaç yıl içinde çıplak protestolarıyla kendilerinden söz ettirmeye başladılar. Bu yolu seçme nedenlerini ise ülkelerinde seslerini duyurmanın tek yolunun bu olduğunu söyleyerek açıklıyorlar. Sıradan afişlerle ve pankartlarla protesto yaptıklarında seslerini duyuramayacaklarını savunuyorlar.  Uluslararası anlamda adlarından söz ettirmeyeyse üstsüz protestolarıyla başladılar. Seks turizmi, uluslar arası evlendirme ajansları, ulusal ve uluslar arası anlamda birçok cinsiyetçilik kökenli sorunlara eğildiler. Başlangıçta birkaç çılgın genç kız olarak sempatiyle algılanan ve karşılanan grup zaman içinde politik tavırlarından ötürü baskılara maruz kalmaya başladı. Fashion=Fascism ( Moda eşittir Faşizm) en akılda kalıcı sloganlarından biri.

Anna Hutsol Femen’in kurucusu… Örgütün amacı şöyle açıklanıyor; “ Ukrayna’daki kadınları sarsmak ve 2017 yılında bir Kadın Devrimi gerçekleştirmek…” Kadın Devrimi… Kulağa hoş geliyor.
Femen 2011 Nisanından itibaren dünyaya açıldı. Varşova, Zürih, Roma, Tel Aviv, Rio De Jenaryo… Ve son olarak geçtiğimiz günlerde 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde İstanbul'da düzenledikleri gösteri nedeniyle gözaltına alınıp sınır dışı edildiler. Basında takip ettiğim kadarıyla İstanbul’da oldukları süre içinde kendileriyle bir tek isim röportaj yaptı. Helin Avşar. Bu kısa röportajda Femen kızlarının İstanbul protestosunun lideri İnna Shevchenko gerçekten de önemli şeyler söylüyor. Kendi ülkeleri dâhil dünyanın birçok yerinde ahlaksızlıkla suçlanmalarına şöyle karşılık veriyor;
“Çıplaklık amaç değil araç. Yoksa hangi kadın kendini teşhir için dayağa, gözaltına, hapis yatmaya katlanır? Ayrıca ahlakın kadın teni üzerinden anlatılması da bir kadın hakkı ihlâli... Ahlaksızlık çalıp çırpmaktır, baskı ve zulümdür, diktatörlüktür, yalancılıktır ve kadınları satmaktır.”
 Kim bu sözlere itiraz edebilir ki? Fakat bence itiraz edilebilecek şeyler de yaptı Femen kızları. Bunlardan söz etmeden önce 8 Mart eylemi için İstanbul’u seçme nedenlerine gelelim; Türkiye’de kadınlara uygulanan şiddetin korkunç boyutları… Keşke ülkemizdeki Feminist gruplar Femen’i daha fazla destekleselerdi. Hatta Türkiye hakkında bilgilendirselerdi. Çünkü ne yazık ki Femen üyeleri Türkiye’yi kadınların burka giymek zorunda tutulduğu ülkelerle karıştırıyorlar. Evet, belki Türkiye’de erkeklerin baskısıyla örtünmek zorunda olan kadınlar vardır. Ama yine Türkiye’de inançlarından dolayı örtünen üniversiteli kızların örtülerini açmaya ikna edildikleri günler de yaşanmıştır. Femen kızları bunları bilseydi belki Türkiye’deki kadınların sorunları üzerine başka türlü bir eylem düzenlerlerdi. Asında bir sürü şey söylendi Femen eylemi hakkında. En aklı başında köşe yazarları bile bu eylemleri açık saçık bir fıkra üslubuyla anlatmayı seçti nedense.
Neyse küresel bir harekette bu tür sorunlar yaşanması da doğal. Bence Femen düşe kalka küresel bir harekete dönüşecek. Femen eylemlerinin sponsorunun bir iç giyim markası olduğu da eleştiriliyor. Belki de yakında bir Kadın Devrimi gelecek… Bilenler bilir, hiçbir devrim sponsorsuz gerçekleştirilmemiştir.

                                                                                                          Kıvanç NALÇA

1 yorum:

  1. Bence Femen'in gerekli ilgiyi göremeyişinin en büyük nedeni; kızlar çirkin ve memeleri de küçük :) neee? öyle ama, kızlar şöyle fıstık gibi olsalardı, bence daha geniş bir izleyici kitlesi olabilirdi. Ben arkalarından kızan insanları seyrettim tv'de de, erkeklerde bi hayal kırıklığı ve bunda kaynaklı bi kızgınlık vardı :))
    şaka şaka :))
    Yazındaki tespitlerinde son derece haklısın.İnsanların bir konuya dikkat çekme biçimleri farklı olabilir, buna saygı duyulmalı. En azından ben haberlerde izlediğide, bornozlara sarılıp sarmalanmalarını, apar topar sınır dışı edilmelerini absürt buldum. Bırakın tepkilerini üstsüz göstersinler n'oolur yani, memleket mi batar, ahlak elden mi gider n'olur yahu? saçmalık!! Herkes benim, senin veya onun gibi düşünmek zorunda değil!
    Konuya dikkat çekmen çok güzel. Haaa, ben kim miyim? tabii ki anonim:)) Mahalle baskısı vesselam:)

    YanıtlaSil

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...