31 Mart 2012 Cumartesi

GÜZEL BİR BAHAR GÜNÜNDE “GEZMEK”…


“Işığın Ressamı: Nazmi Ziya Güran” Sergisi Rezan Has Müzesi’nde Sanatseverleri Bekliyor!


Gezmek güzeldir… Fakat gezmek derken her köşe başında açılan yeni tüketim toplumu mabetleri AVM’lerde bir kattan bir kata yürüyen merdivenlerle sürüklenmekten söz etmiyorum… Benim böyle güzel havalarda gezmekten anladığım öncelikle müzelere ve sergilere gitmektir. Tabii ki burada sözünü ettiğim, insan şehirde gezmesi… Doğayla iç içe olan geziler apayrı bir yazının konusu… Hele İstanbul’da yaşıyorsa insan,  plan yapmak çok kolay… Kendine güzel bir “rota” çizeceksin ve bu muhteşem şehirde bir müze ya da bir sergi gezeceksin… Bu kadar… Kış boyu ışığa hasret kalanlara, İstanbul’u ve ışığını bir başka güzellikte görebilmeyi öğrenmek için Rezan Has Müzesi’ndeki “Işığın Ressamı: Nazmi Ziya Güran” sergisini şiddetle tasiye ederim…
Evet, Işığın Ressamıdır Nazmi Ziya… Her şeyden önce adı Ziya, ötesi var mı?

19. Yüzyılda Fransa’da ortaya çıkan Empresyonizm (izlenimcilik) akımının ülkemizdeki en önemli temsilcilerinden olan Nazmi Ziya Güran’ın özel koleksiyonerlerin değerli eserlerinden ve İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nden özel bir seçki ile hazırlanan ve yaklaşık 65 eserin yer alacağı “Işığın Ressamı: Nazmi Ziya Güran” sergisi 17 Nisan’a kadar Rezan Has Müzesi’nde ziyaretçilerini bekliyor.


Görme fırsatınız varsa kaçırmayın derim ben… Ama fırsatı olmayanlar için de Nazmi Ziya’nın birkaç eserini buradan paylaşayım…



Nazmi Ziya Güran (1881-1937)

İlköğrenimini İstanbul Vefa Özel Şemsülmaarif adlı bir okulda tamamladı. Vefa Lisesi ardından da Mülkiye Mektebi’nde öğrenim gördü. Çocukluğundan beri sanata düşkünlüğü olan Nazmi Ziya, Sanayi-i Nefise Mektebi Ali’sinde öğrenimi sürdürmek istedi. Ancak ailesi onun bu isteğine karşı çıktı. 1901 yılında Mülkiye Mektebi’nden mezun oldu. 1902 yılında Sanayi-i Nefise’ Mektebi’ne kaydoldu. Ancak, okulda Osman Hamdi Bey yönetiminde Salvatore Valery, Varniya ve Osgan Efendi gibi hocaların verdikleri eğitime uyum sağlamada ciddi sıkıntılar yaşadı.
Akademide öğrenciyken, İstanbula gelen ve kendisi ile tanışma fırsatı bulduğu Fransız Neo-Empresyonist ressam Paul Signac’tan etkilendi. 1908 yılında mezun olan sanatçı aynı yıl kendi olanaklarıyla Paris’e gitti. Cormonn’un atölyesindeki çalışmalarından artta kalan serbest zamalarında açık havada resim yaparak zamanını değerlendirdi.

Louvre Müzesi'nde iki ay çalışarak Antoine Coypel'in Democrite Başı kopyasını yaptı.
1911 yılında Fransız asıllı Marcel Chevalier ile evlendi..1914 yılında yurda döndü. Hemen ardından İzmir Muallim Mektebi Müdürlüğü ve İstanbul İl Tedrisat Müfettişliği gibi görevlerde bulundu. 1918 yılında Sanayi-i Nefise Mektebi’ne Müdür oldu1909 yılında kurulan, ilk adıyla Osmanlı Ressamlar Cemiyeti, sonraki adıyla Güzel Sanatlar Birliği içerisinde yer alıp onların 1916 yılından itibaren her yıl düzenli olarak gerçekleştirdikleri sergilere katıldı. Nazmi Ziya, Akademi'deki hocalığı ve devletten aldığı resmi siparişleri yerine getirmekten arta kalan zamanlarında doğayla başbaşa kalarak açık havada manzara resimleri üretmeye devam etti.
Kişisel sergilerin son derece sınırlı olduğu bu dönemde sanatçı, ancak 1937 yılında Akademi'de düzenlenen kapsamlı sergi sayesinde bu imkânı bulabildi.

Büyük bir heyecanla çalışmaya koyuldu, resimlerini o sıcak yaz günlerinde kendi elleriyle taşıdı, 300'e yakın resmini yerleştirmek ve asmakla uğraştı. Bu yorgunluk, 17 Ağustos1937 günü açılan ve 35 yıllık sanat hayatını ortaya koyan büyük bir sergiyle sonuçlandı. Ancak, sergi henüz kapanmadan11 Eylül 1937 tarihinde kalp krizi sonucunda hayatını kaybetti..

3 yorum:

  1. İstanbul7a sadece iki kez geldim ve çok kısa süre kaldım sadece bir gün içinde Ayasofya, Topkapı Sarayı ve Eminönü Cami yi gezdik o kadar sihirli ve büyüleyici idi ki tabiki gezmek yetmedi ben saatlerce o tarihi atmosferde kalmayı ve tarih içinde yolculuk yapıyormuş gibi kaybolmayı seviyormum o eski eşyalara yapılara dakikalarca bakmayı seviyorum.bir gün elbette yetmez resim sergisi ve müzeleri severim. Geçmişte yaşadığımı düşünürüm veya o eserlere bakarken neler yaşamış ve hissetmişler derim kaybolur giderim.Resme bende meraklıyım kendi kendime çalışmalar yapıyorum zaman zaman ne güzel anlatmışsınız Nazmi Ziya Güran üstadın eserlerine baktığımda kendimi orada yaşıyormuş bulunmuş içindeymiş gibi hissettim umarım bu eserleri yakından görmek bana kısmet olur.Kaleminize ve emeğinize sağlık Kıvanç Nalça.(R.T.)

    YanıtlaSil
  2. evettt..bahar gerçekten geldi.sabahleyin öten kuşların sesindende bir güzel anlıyabiliyoruz.hele istanbuldaysan bahar gezmesi bir başka olur sultan ahmet,topkapı sarayı,eminönü,ben en çok sultan ahmedi sevdim .muhteşem bir camisi var manzarası da harika,hele birde laleler açsın bakın siz ozamanki güzelliğe.bu sene laleler açtığında görmeyi çok istiyorum.inşallah giderim bir hafta sonu.bol bol resim çekmek istiyorum çünkü ben laleleri çok seviyorum.tabikide resim sergisi ve müze sergilerinide ihmal etmemek lazım.gezelim görelimki bir fikrimiz olsun.resim yapmak çok güzel birşey ben lisedeyken öğretmen beni seçmişti ama geliştirmediğim için ozamanki maddiyat yüzünden ben pek başarılı olamamıştım.keşke kursa gidebilme imkanım olsaydıda bende resim yapabilseydim.olsun sağlık olsun :) bende bu gün sefaköyde evimizin önündeki parkta şahane bir gün geçirdim.çocuklarımla eğlendik.parkta oynadılar durdular.havanın ısınması insanlarıda harekete geçirdi.her yer cıvıl cıvıl.bende diyorumki hoş geldin bahar.... kıvanç bey öyle güzel bir yüreğiniz varki.yazılarınızdan belli oluyor içinizden geçen bütün güzellikleri çok güzel bir şekilde yazarak ifade ediyorsunuz.tebrik ediyorum sizi ve başarılarınızın devamını canı gönülden istiyorum :) F.E

    YanıtlaSil
  3. 2009 kasımında marc shagall ın (ismi yanlış yazmış olabilirim) resim sergisini gezmiştim istiklalin arka caddesinde bir sergi salonunda. muhteşemdi. nazmi ziya güran ın eserlerini de görmek isterdim. resim sergilerinin atmosferi farklı oluyor bence. bozcaada da yaşadığım dönemde yeğenimi alıp küçük çaplı sergilere götürür ve her resimde ne anlatılmak istendiğini ya da ne resmi olduğunu ona sorar, bence ne olduğunu da söyler ve onun için keyifli hale getirmeye çalışırdım. işe yaradı da o dönemde çocuklar için açılan resim kursuna büyük bir istekle gitti.:)

    YanıtlaSil

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...