1 Nisan 2012 Pazar

Sesin saltanatını ilan ediyoruz…!




Dramafon Radyo Oyunu ve Ses Kültür Derneği olarak ilk sloganımız buydu;

“Sesin saltanatını ilan ediyoruz…!”

Üç yıl oluyor Dramafon Derneği’ni kuralı… Fakat Gülhane parkında bir ceviz ağacı misali, “ne siz bunu farkındasınız, ne de polis farkında…” Aslında biz sesin saltanatını “sessiz sedasız” ilan edenleriz. Bir avuç ses emekçisi üç yıl önce kurdu Dramafon Derneği’ni… Dramafon sözcüğü de bizim hem parolamız hem de sese gönül verenlerin sözlüğüne armağanımız. Sesle yapılan bütün dramatik işleri tanımlamaya çalıştık bu sözcükle… Yani radyo oyunları, arkası yarınlar, sesli kitaplar, şiirler, hatta müzik…  

Görüntünün günümüz tüketim toplumunda nasıl ve nice kullanıldığını biliyoruz. Burada uzun uzun anlatmaya gerek yok. Her şeyin bir fiyatının olduğu bir dünyada biz söze “Televizyonunuzu kapatmayı unutmayınız!” diyerek başlamıştık.  Televizyon kültürü eleştirdiğimiz, muhalif olduğumuz bir şeydi… Dramafon düşüncesini, manifestosunu, serüvenini merak edenler bu sayfadaki Radyo Yazılarını tarayarak bulabilirler.

Burada oturup uzun uzadıya Dramafon’dan söz edecek değilim sizlere… Onu başka günlerde başka yazılarda yapacağım. Bu yazının konusu “Sesin Saltanatı”… Biz, radyo oyunu ve ses kültürü üzerine kendimizce bilimsel bir yöntemle çalışmalar yapaduralım, Karaköy’deki dernek merkezi ofisinin kirasını ödeyene kadar akla karayı seçelim… Kuruluş aşamasında yanımızda yöremizde yer alan yüzden fazla dernek üyesinin arasında mumla arayarak beş lira aidat ödeyen bir tek kişi bile bulamayalım… Gözlerimizi yumalım, gerçeği arayalım… Bu arada atlar alınsın, Üsküdarlar geçilsin…

Sesin saltanatı bambaşka bir biçimde ilan edilsin…

Geçtiğimiz günlerde bir firmanın reklamlarını seslendirmek için anlaşma yapan Okan Bayülgen’in, Saklambaç'ın haberine göre; reklama yaptığı seslendirme karşılığında 1 milyon dolar ücret aldığı iddia ediliyor.

Artık bu ülkede bir insanın sesinin değeri bir milyon dolar!

Biz Dramafon hareketi olarak bu habere çok sevindik. Sevindik çünkü Okan Bayülgen’in ardından bütün seslendirme emekçileri milyon dolarlar olmasa da emekleri karşılığında insanca yaşayacak ücretler alabilirler belki diye düşünüyoruz.

Aslında belki de reklamcılar yanılıyorlar ve dolarlarını ziyan ediyorlar. Psikologlar, insanların bir reklamda ünlü birinin sesini duyduğunda koşarak gidip o ürünü almadığını söylüyorlar. 2010 yılında yapılan bir çalışmaya göre düşünülenin aksine reklamlardaki ünlü seslerinin hiç de işe yaramadığı ortaya çıkmış. Bekli de insanlar o bayıldıkları güzel seslerden, bir malın özelliklerini duymaktan rahatsız oluyorlar. O seslerden hayata dair daha manalı ve derin sözler duymayı bekliyorlar… Kim bilir?
Artık bu haberler, araştırmalar ne kadar doğru ne kadar yanlış ben bunu bilemeyeceğim. Bildiğim bir tek şey var. O da bu olayın, yani Okan Bayülgen’in reklam seslendirmesi karşılığında bir milyon dolar alacak olmasının, benim anladığım anlamda “sesin saltanatı” ile  bir ilgisinin  olmadığı. Bu haber olsa olsa, “ Okan Bayülgen’in saltanatı” olarak tanımlanabilir bizim sözlüğümüzde…


Dramafon Hareketi olarak Okan Bayülgen’i tebrik ediyoruz. Kendisi yıllarca ne zaman bir radyo oyunu kaydına çağırdıysak parayı pulu sormadan koşup gelmiştir. Yine arasam yine gelir, bundan eminim. O ve onun gibi yüzlerce sanatçı “bu kubbede bâki kalanın bir hoş sadâ olduğunu” bilirler çünkü.

Ama ben sesin bâki kaldığı kadar bâkir kalmasına, günümüz kapitalist sistemi içinde eskimeyen ve eskimeyecek dev bir ada olarak kabul edilmesine inananlardan biriyim.

Sesin pazarlarda kıymetli bir mal olmasına gönlüm el vermez… Bir radyo oyununun tek bir saniyesi bile bizim için milyonlarca dolardan daha kıymetlidir… Çünkü benim ve benim gibi düşünen bir avuç insan için ses, gözleri görenlerin tarif edemeyeceği bir ışığa sahiptir. O ışığı size yalnızca, bir radyo oyununu dinleyen ve gözleri görmeyen bir dinleyici tarif edebilir. Bana defalarca tarif etmişlerdir çünkü… Oradan biliyorum…


                                                                                                                                                                                                                            Kıvanç Nalça  




3 yorum:

  1. Size ve yazdıklarınıza katılmamak mümkün mü sevgili Kıvanç Nalça,, ödenek bulamamaktan dolayı (devletin sanata bakışı ve cimriliği nedeniyle)kapanan caanım tiyatrolar ve bu nedenle sahnelenemeyen nice oyunları düşünürsek,,ülkemizde "satılık ses" lerin aldığı fahiş fiyatlar oldukça düşündürücü bir durum...

    Azade Aze

    YanıtlaSil
  2. evet gerçekten gözlerimiz kapalı sizin sesinizi radyo dinlerken seçe biliyoruz. mesela bugün ben yayında anadolu hayat reklamlarını sizmi seslendiriyorsunuz diye sormuştum. sayfada bilmem gördünüzmü.sesinize çok benzettim.ve yanılmadığımı düşünüyorum.bence çok güzel bir şey.ses çok önemli.yerinde kullanmakta.radyoda sesinizi daha çok duymak istiyoruz.kıvanç bey.haberleri neden sunmuyorsunuz.bence sunmalısınız.ses harika.birgün inşallah haberleride sizden dinleriz.bu aralar fazla radyoda sesinizi duyamıyoruz keşke her gün duysak. yazınız muhteşem olmuş.emeğinize yüreğinize sağlık.F.E :)

    YanıtlaSil
  3. emeğinize sağlık ..mlk

    YanıtlaSil

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...