Esra Erol |
HALKIMIZ
ELEKTRİĞİ KEŞFETTİ
Belki de uygarlığımızın temeli
elektrik üzerine kurulu. Fakat bizim son yıllarda keşfettiğimiz elektrik başka.
Mucidi Alessandro ya da Nikola Tesla
değil, Esra Erol… Belki de bu elektrik Âdem’le
Havva’dan beri vardı kadınlar ve erkekler arasında… Ama hissedilse, varlığı
bilinse bile dile getirilmezdi eskiden. Ama elektrik artık dilimizde… Bir
elektrik, bir elektrik… HES’lere, Nükleer Santrallere ne hacet? Halkımız dinamo
gibi çalışıyormuş, elektrik üretiyormuş meğer. Ne güzel…
Esra Erol ve programı “Esra Erol’da Evlen Benimle” ile ilgili
çok şey yazıldı, çok şey söylendi bugüne kadar. Eleştirenler, kınayanlar yerden
yere vuranlar oldu. Öncelikle şunu söyleyeyim ki ben onlardan değilim. Ben bu
ve bu tür programları fazlasıyla destekliyorum. Hatta desteklemekle kalmıyorum
bir açıdan yetersiz de buluyorum.
Programı takip edenler bilir.
Birçok kişi aradığını buldu, yalnızlıktan kurtuldu, mutlu bir yuva kurdu bu
program sayesinde. Fakat benim asıl merak ettiğim ekranlarda gördüğümüz medeni
cesaret acaba toplumun tamamına yayılabildi mi? Hani derler ya, kamera
karşısında olmak insana tedirginlik verir, insanın nutku tutulur diye… Bu
programa katılanlarda hiç öyle bir sıkıntı yok Allaha şükür. Herkes
beklentilerini, duygularını özellikle de elektrik durumunu rahatça ifade edebiliyor.
Ama gündelik hayatta öyle mi..? Çarşıda, pazarda, parkta bir beyefendi hiç
tanımadığı bir hanımefendiye yaklaşıp; “Merhaba.
İki bin lira aylık gelirim, Esenler’de 3+1 dairem ve 2009 model bir otomobilim
var. Gezmeyi severim, dürüstlüğe bayılırım. Sizden elektrik aldım. Şurada
oturup bir çay içebilir miyiz?” diyebiliyor mu acaba? Diyemiyorsa daha kat
edilecek çok mesafe var demektir. Mesafeler yalnızca ekranda milyonların
karşısında kat edilmemeli. Yoksa piercingli, dövmeli rocker genç kızların müstakbel
kaynanalarının ellerini öpmesi, saçının ucuyla oynayarak paravanın bir
tarafında bekleyen Emo delikanlıların müstakbel eşlerini öncelikle annelerinin
onaylamasının gerektiğini vurgulamaları şaşırtıyor insanı. Böylesi örnekler dış
görüntülerimiz farklı da olsa hepimiz birbirimize benziyoruz dedirtiyor insana.
Birbirimize bu kadar benzediğimizi görmek de az şey değil.
Hepimiz birbirimize benziyorsak
daha geniş kitlelerin faydalanabileceği Esra Erol mekânlarına ihtiyaç var
demektir. Evet, mesafeler yalnızca
kamera karşısında kat edilebiliyorsa bütün şehirlerimizde birer “Esra Erol’da
Evlen Benimle Kafe” açılmalı. Çünkü program her gün yayınlansa da günde sadece
on beş yirmi kişi duyduğu elektriği dile getirme fırsatı bulabiliyor. Peki, bu
fırsatı bulamayan milyonlar ne yapacak? İşte bunun için de bir çare bulunmalı.
İnsanlar gündelik hayatta bu konularda pek rahat davranamıyorlar, kendilerini
bu programda daha rahat ifade edebiliyorlar, bu bir gerçek. Bu kafelerde
dekorasyon aynen program stüdyosununki gibi olmalı. Tabii ki çalışsın
çalışmasın bir kamera şart. Yine bu kafelerde programdaki bütün kurallar aynen geçerli
olmalı. Buralara evlenmek niyetiyle gelenler birbirlerine “Sizi yakından tanımak istiyorum.” , karşısındakinden tam elektrik
alamayanlar kendileriyle çay kahve içmek isteyenlere “Geldiğiniz
için teşekkür ediyorum.” Diyebilmeliler.
Şaka bir yana bu programda
gerçekten dramatik hikâyelerle de karşılaşılıyor. Yaşadıkları dayanılmaz
hayatlardan kurtulabilmek için evlilikten medet uman çaresiz kadınların
hikâyeleri… Yani programda olup bitenlere keyifli keyifli gülümserken birden
çaresiz bir kadının feryatlarıyla sarsılabiliyorsunuz. Bu hikâyeler Esra Erol’u da harekete geçirdi
ve çocuk yaşta evlendirilen gelinlerin hikâyelerini kitaplaştırdı; Kara Duvak…
Belediyelerin desteğiyle Umutevleri açılmasına ön ayak oluyor. Bu girişimler gerçekten
önemli. Esra Erol elinden geleni yapıyor. Onu alkışlamalıyız. Öncelikle
insanlar sosyal haklarını hangi yollardan arayacağını bilmeli, bilmiyorsa
öğrenmeli. Devlet de ihtiyaç sahibi vatandaşları böylesine çaresiz kalmalarına
fırsat vermeden koruma altına almalı. Sosyal sorunlara bir televizyon
programında çare aramak uygar bir toplumda son seçenek olmalı.
Her şeyi Esra Erol’dan
beklememeliyiz yani…
Kıvanç NALÇA
:) konu süper. esra erolu çok severek izlerim.gerçektende öyle oldu. halk elektriği keşfetti.böyle proğramlar olmasa bekarların işi zor.dışarıda nasıl söylesin bu kadar sebest nasıll??söylesinde bakim artık allah ne verdiyse terlikmi, çantamı,aklına gelebilecek her türlü şey yağar erkeğin başına :)))bunun yanında bir sürüde laf duyar.buna ne gerek var.sevdiyse, beğendiyse,olur diyorsa çıksın esra ereol proğramına.rahat bir şekilde söylesin.korkmaz en azından.herkes var kameralar var.başına darbede gelmez:))güzel bir şey beğenilmek.erkek olsun kadın olsun rahatça çıkıp aklından geçenleri ne güzel anlatabilmesi.dışardaki olayla tamamen farklı bir durum.aynı zamanda dediğiniz gibi mutlu başlıyor yayın.birde bakmışsınki hayat hikayeleri bambaşka bir şekilde ortaya sunuluyor.hayat işte .kendini nezaman nerede bulacağını bilemez insan... yazı ve konu süper elinize sağlık.F.E
YanıtlaSilBende raporlu olduğum izinli olduğum dönemlerde izlerim bu programları ilginç hayatlar insanlar ve kişilikler.Esra Erol ve Zuhal Topal'ı eylenceli bulurdum onun programı bitti sanırım çalışınca izlemek mümkün olmuyor. Yalnız kalmak istemeyen yaşlılar evlatları tarafından terkedilmiş insanlar zengin koca arayan ve artık rahat etmek isteyenler işsisz olup evi maaşı olan hanımlar arayanlar..çok dürüst olanlar ikiyüzlü yalancı olanlar yurdum insanlarından örnekler güzel bir konu seçmişsiniz aslında beni ençok etkileyen yaşlı ve kimsesiz insanlar size sonuna kadar katılıyorum sevgili kıvanç nalça yine çok güzel bir konuya değinmişsişsiniz.Kaleminize sağlık yüreğinize sevgiler..(R.T.)
YanıtlaSilEvde olduğum zamanlarda izlemiştim Esra Erol'u .Ben de hep şaşırmışımdır çıkan kişilerin öz güvenine.Gözlerim fal taşı ,ağzım bir karış açık kalmıştır bazı kişilere. Kafe fikri çok hoş doğrusu:))))
YanıtlaSilBu tür programları başkasının özeli olduğu için izlemiyorum fakat özelden sosyal sorun çıkışı düşündürücü.Bu anlamda Esra Erol'un programı sunmakla kalmayıp sorunun çözümüne yönelik faaliyetlerde bulunmasını takdir ettim.
YanıtlaSilBelgin Balkız yukarıdaki son yorum isimsiz olmuş bana ait bilginize...
YanıtlaSilBen de bu tür programlara hep şizofrenik yaklasmisimdir.Oraya katılanların hepsinin birer oyuncu olduğunu , herseyin duzmece olduğunu dusunmusumdur.Nedenine gelince gercekten de toplumumuz hala bu tür iletişimlere açık bir toplum değil.İzleyen herkes "bak su kocaman adamın yaptığına ..aaaa bak su yasını basını almış kadına " deyip izlemekten de geri durmayacan bir toplumuz.Bastirilmislikla ..yargılarla buyutulmus bir toplum olduğumuz için de ; halen evliliğin öyle de böyle de ayakta durması gereken bir kürüm olduguna inanıyoruz ve de halen bu tür ( bana saçma gelen) programlarla vakit harcıyoruz .Degisime önce eğitimle başlanmalı .Zihinlerin çapı eğitimle buyutulur.Yaziniz yine bir duyarlılık ornegi ..Gündem ici olmuş .)))
YanıtlaSil