ÖLMEDEN ÖNCE…

ÖLMEDEN ÖNCE…

Çok gezen mi bilir çok okuyan mı?

Benim bu soruya bu yaşıma kadar verdiğim yanıt hep b) şıkkı oldu. Belki de soruyu yanlış anlamışım diye düşünüyorum artık. Çok gezen mi bilir, sorusundaki gezmekten anladığım, “Beyoğlu’nda gezip, gözlerini süzmek” oldu hep. Eh, onu da az yapmışlığım yok. Fakat ilke olarak çok okuyanın daha çok şey bileceğine inandım ben. Geze geze okuyup, okuya okuya gezmek olamaz mı derseniz ben “Olmaz.” Derim… Yolculukta kitap okuduğunuzda manzarayı seyredemeyeceğiniz için benim ölçülerime göre bir yerden bir yere gitmiş olursunuz ama gezmiş değil, okumuş sayılırsınız.

Fakat artık benim de canım gezmek istiyor. Belki de yaş ilerlediğinden. Oku, oku, oku… Nereye kadar?  Tabii ki okumanın sonu yok. Bir insanın ömrü, insanlık tarihi boyunca yazılanların binde birini bile okumaya yetmez. Bu yüzden sağ olsun uzmanlar bizler için birbirinden şahane listeler hazırlıyorlar…

Ölmeden önce okunacak yüz kitap…

Ölmeden önce görülecek yüz yer…

Ölmeden önce seyredilecek yüz film…

Bu kitapları okumadan, bu yerleri görmeden, bu filmleri izlemeden sakın ölmeyin, gibi bir anlam çıkıyor bu başlıklardan…

Sanki Azrail soruyor canını almak için gelince;

-         Ey fani, şu yüz filmi izledin mi?

-    Bir kısmını Türkçe dublaj, bir kısmını alt yazılı…

-         Olsun... İzlemişsin işte… Peki, ölmeden önce görülecek yüz yeri gördün mü?

-         Hı, hı..

-         Ölmeden önce okunacak yüz kitap vardı bir de, okudun mu onları?

-         Alayını…

-         Yahu hala ne duruyorsun! Kalk gidiyoruz!

Bu hayali diyalogu bir kenara bırakın… “Ölmeden önce okunması gereken” deyince bir de şu ihtimal geliyor insanın aklına… Yoksa bu tarafta okuduklarımız, gördüklerimiz, izlediklerimiz öbür tarafta mı sorulacak bize?

Bunların sadece ürünleri pazarlamak için afacan reklamcılar tarafından uydurulmuş pazarlama kalıpları olduğunun altını çizmeyi unutmamak gerek.  Ancak bana sorarsanız burada bir pazarlama hatası da var. Bir kere kimse o yüzlük listeleri tamamlamak istemez. Geziyorsa mesela, ölmeden önce görülecek doksanıncı yerden sonra o ayaklar geri geri gitmez mi? Gel de aç bakalım ölmeden önce okunacak 100. kitabın kapağını?

Bütün bunları yaparak dolu dolu ve güzel bir hayat yaşarsınız demek istiyorlar aslında bu listeleri bizim için hazırlayanlar. Fakat üç liste bir arada hazırlanmamış olmalı. Çünkü iyi bir hayat geçirmiş olmak için gezmek, okumak, film izlemek şart anlamı çıkıyor bu listelerden. Hem gezeceksin hem okuyacaksın hem de film izlemeyeceksin… Zor… Sanki iPad’i tarif ediyor. Belki de insanlardaki bu iPad çılgınlığı bu yüzden… Bunları düşününce iPad'in, dün ABD, Avustralya, Kanada, Singapur, Hong Kong, Japonya, Fransa ve İngiltere'de başlattığı satışlarda izdiham yaşanmasının nedenini anlıyor insan.

Daily Telegraph gazetesinin 03 Haziran 2011 tarihli haberine göre, Çin'de Zheng isimli 17 yaşındaki bir genç, bilgisayar devi Apple'ın tablet bilgisayar ürünü iPad'ın 2'inci sürümünü almak için yaklaşık 3 bin 300 dolara bir böbreğini satmıştı. Bakalım iPad’in yeni sürümü için insanlar daha neler yapacak…

Bu, ölmeden önce yapılacak şeyler listeleri ülkeden ülkeye farklılık göstermiyor. Fakat insanların ömürleri öyle değil. Geçen yıl Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Türkiye'de 2000 yılında 70 olan ortalama insan ömrünün 2009 yılına kadar 5 yıl artarak 75'e çıktığını bildirdi. Anlayacağınız yüzlük listeleri tamamlamak için ortalama beş yıl bonus zaman var elde…

Ortalama insan ömrü, yaşanılan coğrafya ve ırka göre değişebiliyor. Doğallığıyla Güney Afrika'nın cennete benzer ülkesi Swaziland'da ortalama yaşam süresi 32 yıl. Ölmeden önce görülecek yüz yer listelerinin birinde 99. madde şöyle… Swaziland'da meyve festivali Incwala'ya katılın… Niye doksan dokuz? Yüz olsaymış bari de tam olsaymış… Bence de imkânınız varsa katılın… Hem o arada gördüğünüz filmleri ve okuduğunuz kitapları da anlatın otuz ikisine gelmeden ölecek Swaziland’lılara. Gitmişken hayırlı bir iş yapın…