Bugün 21 Mart...
Bu çetin kışın ardından gelen muhteşem bahar, bütün
insanlığın baharı olsun…
Baharımız, bayramımız şen olsun, mutlu olsun…
Bu bahar sonsuza dek sulh getirsin tüm dünyaya…
Nevruz’umuz,
Newroz’umuz kutlu olsun…
SULH
SÛRELERİ
Toprağa, tohuma, suya, havaya,
Müthiş bir ahenkle dönen
dünyaya
Methiyeler düzenleriz.
Tüm halkların adını biliriz
kendi dilimizde,
Bu yalan öykünün bittiği yerde,
Biz yalnız uysal hayvanları
yeriz
Bir tek kardeşlerimize
kıyabiliriz.
Çocuklarımız savaşıp ölürken ve
yüz yılda bir yıkılırken
kurduğumuz yapılar
Oturmuş evlerimizde televizyon
seyrediyorduk
Haberler, yine o eski haberler
“Kamer’i kana boyayan Amerikan
nefer”
-Aslında her şeyi bir yeşil
kart uğruna yapıyordu o da-
Bütün katiller gibi o da
Kabil’di.
İlk kez kim çevirdi bir toprak
parçasını çitle?
Biri söylesin…
Ve dedi ki; Burası benim! Kimse
girmesin!
Bereketli topraklar ve billur
sular, ilk kez kime yetmedi de
biz de düşman olduk birbirimize
İşte bu kirli hikâye
tarihimizdir, kimse yazmasın.
Çocuklarımız savaşıp ölürken
ve yüz yılda bir yıkılırken
kurduğumuz düşler
Ben artık televizyon
seyretmeyeceğim.
Erken doğan gül parmaklı şafak
şöyle diyor çünkü
Ceme gelin canlar!
Şimdi bir sofra kurulacak
Anadolu’da
Ceylanla aslan
Kurtla kuzu
İnsanla insan
Hatta bir köşede de çirkef
cenklerin kirli mağlubu
Yetmiş mi seksen mi, yüz mü,
beş yüz mü?
Dirilir o gün ölü diller bile
Barış,
Egenin en kadim zeytini
Kürt böreğindeki kar gibi pudra
şekeri
Herkesin ekmek bandığı
bereketli kuymak
Bir de şöyle diyor bak;
Bıraksalar biz barışı kilim
gibi dokuyabilirdik.
Taşları ayıklayıp da omuz
omuza, bereketli tarlaları sürebilirdik.
Herkes oğluna bir hikâye
uydurabilir.
Her bebek kardeşlik için
doğarken,
Tehlikeli hikâyelerle
zehirlenebilir.
Söyle bana,
Doğmamış çocukların sulh
sûrelerini
kim bilebilir?
Onlar, birbirlerini adını
bilmeden seven çocukların
masum tekerlemeleridir
Minik avuçlarında paylaşıldıkça
çoğalan
rengârenk şekerlemeleridir
Şöyle diyorum bak;
Barış,
seni belki de yarın, bir günde
bir bina gibi inşa ederiz
Dilden dile berraklaşan
türkülerimizle
Barışı çocuklarımıza
ezberletiriz
Bıraksalar biz bir günde
barışabiliriz.
Kıvanç Nalça
2010
huzur ve barış içinde bir nevruz olur kimbilir...
YanıtlaSiltüm temennileriniz gerçek olsun Kıvanç bey...artık olsun...ne güzel yazmışsınız...(R.T.)
YanıtlaSilgünaydın kıvanç bey .yazınız yine muhteşem.şiir tam kıvamında.umarım dünyada şavaş adına birşey kalmaz.dün akşam.yemek yerken 19:00 haberlerini izleyim dedim açtığıma bin pişman oldum. her yerde şavaş .kavga.ve şehitlerimiz:((( yemek boğazımdan geçmedi.ve gözlerim doldu..ne olur sanki barış olsa.herkes kardeş gibi geçinse..ne olurrr...gerçektende barışı çocuklarımıza en güzel şekilde öğretmeliyiz..emeğinize sağlık.F.E
YanıtlaSil