KIVANÇ NALÇA
1924, Radyo Oyunlarının tüm
dünyada miladı olarak kabul edilir. Ülkemizde, özellikle bugünlerde, her geçen
gün daha da önem kazanan bu türün ilk örnekleri ilk kez bir arada ve bir
kitapta okuyucuyla buluşuyor. Sahne ve iletişim sanatları tarihinde büyük önem
taşıyan üç başyapıt bu kitapta toplandı;
Tehlike - Richard Hughes
Deniz Depremi -Pierre Cusy - Gabriel Germinet
Sihirli Radyo - Hans Flesch
1924 yılında İngiltere, Fransa ve
Almanya`da yayınlanan bu ilk Radyo Oyunlarının tekstleri, hem bu sanatın
dünyada gelişim çizgisini görmemizi hem de üç ayrı kültürde radyo metninin
temel kurallarının başlangıçta nasıl kurulduğunu karşılaştırmalı bir biçimde
değerlendirmemizi sağlıyor.
DÜNYA TARİHİNİN İLK RADYO OYUNU “TEHLİKE”NİN FARKINDA MISINIZ?
Dünya Radyo Oyunu tarihiyle
ilgili Türkçe`deki ilk ve tek kaynak eser...
Radyonun teknolojik bir olgu
olarak ortaya çıkışı 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyılın başlarına rastlar. Radyo
dalgaları yoluyla iletişim, ilk olarak mors alfabesi, ardından da sesin
iletilmesi biçiminde sağlanmıştır. Müzik ve haber içerikli ilk radyo yayını ise
1906 yılında Massachusitt’te gerçekleştirilmiştir. Bununla birlikte 1920’li
yıllara kadar dünya üzerinde düzenli bir radyo yayıncılığından söz etmek mümkün
değildir. 1920 yılından 1925 yılına kadar ABD ve İngiltere’de amatör olarak
sürdürülen radyo yayıncılığı 1925 yılında günümüzde anladığımız anlamda bir
yayıncılık anlayışına ulaşabilmiştir.
Bununla birlikte 15 Şubat 1924,
Radyo Oyunlarının başlangıç tarihi olarak kabul edilmektedir. 1924 yılı radyo
medyumunun insan hayatında yeni yeni var olmaya başladığı bir dönemdi. Radyo bu
dönemde tamamen yeniydi. Günümüz insanının durumu daha iyi kavramasına yardımcı
olmak için şöyle bir benzetme yapmak yerinde olur sanırım. 1990’ların sonunda
internet sosyal ve kültürel anlamda neredeyse, radyo da 1924 yılında hemen
hemen tam olarak oradaydı.
Dramafon sanatının doğuşunda ve
gelişiminde 1924 önemli bir yıldır. Çünkü bu yıl, birçok yaratıcı zekânın
günümüzde bile radikal sayılabilecek sanatsal düşünceleri gerçekleştirdikleri
bir yıldı.
1924 yılının ocak ayını ele
alalım. Bu ay, küresel anlamda ilk orijinal radyo oyunu Londra Radyosu’nda
hazırlanmıştır. Prodüksiyonun yayında anons edilen adı ”A Comedy of Danger”dı.
Bu dünya tarihindeki ilk orijinal Radyo Oyunuydu. Fakat bundan önce de Dramafon
sanatının erken ve primitif örnekleri olarak kabul edeceğimiz yayınlar
yapılmıştı. Vodvillerin, revülerin, popüler tiyatro oyunlarının ve operetlerin
ses kayıtları radyodan yayınlanıyordu. Ayrıca edebiyat okumaları ve şiir
seslendirmeleri de radyo program türleri arasında yeni ve özgün bir kanalın
oluşması için belki de birer öncü birlik işlevi taşıyorlardı.
Bu aşamada sahne sanatlarının
radyoya taşınmasında görsel anlatımın eksikliği bir problem olarak kabul
edildi. Bu sorunu çözmek için de öncelikle daha çok söze, anlatıya ve anlatıma
dayanan eserlerin seçilmesi gibi bir yol benimsendi. Yine bu süreçte yaratıcı
radyo insanları arasında yalnızca sesle kurulmuş dramatik yapıların bağımsız
bir form oluşturacağına dair düşünceler yeşermeye başladı. İşte bu düşüncelerin
etkisiyle Bulvar Tiyatrosu geleneğinde yetişmiş genç Galli Yazar Richard
Hughes, görme duyusuna hiçbir vaatte bulunmayan hatta bu duyuya ihtiyaç da
duymayan ilk Radyo Oyununu yazdı.
Richard Hughes’un oyunu o meşhur
replikle başlar;
Işıklar söndü!
Bu replik aynı zamanda kesinlikle
Hughes’un stratejisini de belirlemekteydi. Madem ki yalnızca sesle bir dünya
kuracaktı, o zaman dinleyici de gözlerini yummalı ve her tür görsel beklentiyi
aklından çıkartmalıydı. Aslında bu başlangıç ve tavır yeni doğan bağımsız
sanatın asal kurallarından ilkini ve en önemlisini de resmen deklare ediyordu.
Tehlike oyunu bir kömür madeninde
geçer. Genç bir çift bu madene bir tür turla gitmişlerdir ve aniden kendilerini
zifiri karanlıkta bulurlar. Bir maden kazası olmuştur. Radyo Oyununun ana
çatışması bu genç çiftle bir diğer ihtiyar kazazede arasında yaşanır. Yardım
gelene kadar bu üç oyun kişisi tamamen zifiri karanlıktadırlar. Oyunun
finalinde gerçek bir mutlu son yoktur. Eser döneminin kabul görmüş dramatik
kurallarıyla işler. Oyunu farklı kılan ses efeklerini, sesler arasındaki
mesafeyle kurulan sessel perspektifi, maden ocağının ve kazasının sessel
atmosferini kurmadaki başarısıdır aslında.
İyi bir Radyo Oyunu nasıl
yazılır?
Bu sorunun yanıtı kimilerine göre
sihirli formüllerle, kimilerine göre de disiplinli bir entelektüel mesai
tekniğiyle verilebilir. Bununla birlikte bu soru daha da geliştirilip, yani
yalnızca Radyo Oyunuyla sınırlandırılmayıp, diğer yazınsal türleri de
kapsayacak hale getirilebilinir.
İyi oyun, iyi senaryo, iyi roman,
iyi şiir, iyi öykü nasıl yazılır?
Bütün bu sorulara verilebilecek
birbirinden farklı yanıtlar kuşkusuz vardır. Fakat sanırım hangi türde olursa
olsun bir ürün verebilmek için asıl ve vazgeçilmez olan şartlardan biri o türde
daha önce yazılmış iyi eserleri okumak olarak kabul edilebilinir. Hatta o
eserleri kendi sunum ve sergileniş kuralları ve ortamları çerçevesinde görmek,
o eserlerin doğrudan etkilerine bir nevi maruz kalmak da gerekir.
Yazmakla ilgili sihirli bir
formül veremeyeceğimize göre en basit dile getirme biçimiyle şöyle diyebiliriz;
“Oyun yazabilmek için oyun
izlemek ve okumak, senaryo yazabilmek için film izlemek, şiir yazmak için şiir,
roman yazmak için roman, öykü yazmak için öykü okumak gerekir.”
İlk bakışta işin en kolay tarafı
gibi görünür bu. Kimilerine pek de bir yöntem gibi gelmeyebilir bile. Daha
sağlam temellere oturan sihirli formüller bekler insanlar. Ama gelin görün ki
oyun okumadan ve izlemeden oyun yazmaya, film izlemeden senaryo yazmaya, şiir,
roman, öykü okumadan bu türlerde ürünler vermeye yeltenenler hiç de az
değildir.
Yine ilk sorumuza, yani iyi bir
Radyo Oyununun nasıl yazılabileceği sorusuna dönelim. Verdiğimiz örneklerden de
basit bir akıl yürütmeyle şu sonuca varılabilinir. İyi bir Radyo Oyunu
yazabilmek için öncelikle radyo oyunu okumak ve radyo yayınından Radyo Oyunları
dinlemek gerekir. Radyo yayınından diye özellikle belirtmek ihtiyacı duymamın
nedeni, bir Radyo Oyununu band kaydından ya da dijital ortamdan dinlemekle
radyo yayınından dinlemek arasında çok ve önemli farklar olmasıdır aslında.
Çünkü radyo sanatı radyo alıcısının içinde bulunduğu ortamdaki bütün diğer
seslerle birleşip bütünleşen tek ve özgün bir yapıta dönüşür her seferinde.
Evet, iyi bir Radyo Oyunu
yazabilmek için Radyo Oyunu dinlemek en önemli şartlardan biridir. Gelin görün
ki dün de bugün de bu en önemli şartı göz ardı ederek, yani hemen hemen hiç
Radyo Oyunu dinlemeyerek, Radyo Oyunu yazmaya yeltenenler hiç de az değil.
Tabii ki el kitaplarından, konuyla ilgili yazılmış teorik çalışmalardan,
internet sitelerinden birkaç temel bilgi edinmek mümkün. Bu mantığı anlaşılmaz
“temel” bilgiler de kısır ve tek tip bir ürün yığınının oluşması planlanarak
hazırlanılmış gibidir sanki. Oyunda kullanılacak sesler satır başına “EFEKT:”
yazılıp belirtilecek, replikler mümkün olduğunca kısa ve konuşma diline yakın
olacak, uzam, iç-dış aksiyon ve oyun kişisi betimlemeleri replik içinde yapılacak
vb. vb.
Radyo Oyunu en fazla on iki
kişiden oluşurmuş örneğin. Bu kuralı bir sanatçının değil bir yapımcının yapım
koşullarını göz önüne alarak koyduğu ne kadar da açıktır. Türkiye’de oyun
dinlenmeden yalnızca bu bilindik kurallara uyularak yazılmış (kesinlikle
abartmadan söylüyorum) binlerce çalışma var. Binlerce, on binlerce çalışma
olmasına rağmen kitap olarak yayınlanmış Radyo Oyunu sayısı, bütün kişisel
yayınları bir araya getirsek elli rakamına bile zor ulaşıyor. Çünkü Radyo Oyunu
yazanlar da yazdıklarının bir kitap olarak yayınlanmaya değer şeyler
olmadığının farkındalar. Bu sanatta ürün verenlerin sahip oldukları acı
farkındalık aynı zamanda ülkemizin akademisyenleri üzerinde de farklı bir etki
yaratıyor.
Radyo Oyununu bağımsız bir
disiplin olarak gören ve bu sanata hakkını veren birkaç yazarın ürünleri
dışında hiçbir çalışma akademik anlamda incelenmiyor, değerlendirilmiyor. Bu
aşamada akademisyenlerin radyo sanatına ilgisizliklerini anlayabilmek mümkün
görünüyor. Bir sanat türü düşünün ki, o türde ürün verenler o sanat türünü
sanat olarak kabul etmiyorlar. Ama bununla birlikte akademisyenlerin de ihmal
ettikleri çok önemli bir sorumluğu yok değil.
ILK RADYO OYUNLARI KITABI.indd 21
3/11/09 5:01:16 PM
22
Çünkü dünyada bu türle ilgili hem
çok sayıda akademik çalışma var hem de sanatsal derinliği olan ürün sayısı
oldukça fazla. Ne yazık ki akademisyenlerimiz de dünyadaki bu önemli örnekleri
incelemek ve değerlendirmek gibi bir zahmete girme ihtiyacı duymuyorlar. Bu
konuda, radyo sanatında sınırlı akademik çalışmaları gerçekleştiren
akademisyenler bile, benim çalışmalarından anladığım kadarıyla ne yazık ki özel
televizyonlar yayına başladığından beri radyo dinlemiyorlar.
Ülkemizde bugün radyo sanatının,
yazar ve akademisyenler çerçevesinde durumu kısaca böyle değerlendirilebilir.
Ve evet, dünyanın en yaygın ve en özgün sanatlarından biri olan radyo sanatı
için bu durum entelektüel bir “Tehlike”dir. Ancak yazımın başlığında sorduğum
sorudaki “Tehlike” , bu az önce altını çizdiğimiz “Tehlike” değil…
”Tehlike” Richard Hughes’un BBC
için yazdığı ve dünya radyo tarihine ilk Radyo Oyunu olarak geçen oyunun adı.
Bu oyunun teknik ve estetik özelliklerini ayrıntılı olarak tartışacağız.
Fakat bu giriş yazımızda
“Tehlike” oyununun bir başka özelliği üzerinde durmak istiyorum. Az önce iyi
bir Radyo Oyunu yazabilmenin en önemli koşullarından birinin iyi oyunları
okumak ve radyodan dinlemek olduğu sonucuna varmıştım. Bana göre bu tartışılmaz
doğru belki de yalnızca “Tehlike” için geçerli değildir. Çünkü “Tehlike”nin yazarı
Richard Hughes, daha önce ne bir Radyo Oyunu okumuş ne de Radyo Oyunu
dinlemiştir doğal olarak. Çünkü o ilk kez bir radyo oyunu yazmıştır.
Oyunun prodüksiyonu ilk kez Nigel
Playfair tarafından gerçekleştirilmiş ve 15 Ocak 1924’te Londra radyosunda
yayınlanmıştır. Nigel Playfair, oyun yazarı ve edebiyatçı Richard Hughes’ten
yalnızca seslerle anlatılan radyo için bir oyun yazmasını istediğinde acaba
yazar ne düşünmüştür? Aslında oyunu okuduğunuzda, daha önce örneği olmayan bir
türde oyun yazan bir yazarın konuya nasıl yaklaştığının ipuçlarını da
göreceksiniz. Hughes, Radyo Oyununun bağımsız bir tür olarak varlığını
sürdürebileceğini tahmin etmiş midir bilmiyorum ama emek harcadığı çalışmanın
sıra dışı bir ürün olduğunun kuşkusuz farkındaydı. Bir yazar ve bir sanatçı
olarak yazdığı oyunun akıbeti meçhul bu yeni medyumdan, radyodan da bağımsız
olmasını arzuladı belki de. Bu yüzden, oyununun başına bu oyunun bir sahne
yerine büyükçe bir salonda da sergilenebileceği notunu düştü. Ancak önemli bir
şartla:
Oyun başladığında ışıklar
kapatılacak!
Aslında bir başka açıdan
baktığımızda bu metin Radyo Oyunu Tarihinde Radyo Oyunu olarak yazılmış ilk
metin olmasının yanında dünya tiyatro tarihinde de özgün ve sıra dışı bir yeri
hak ediyor. Çünkü Hughes, “Tehlike”yi bir performans olarak da kurmuş ve
koşulları belirlemiş. Tamamen karanlıkta oynanan bu oyunun finalinde ne mi
oluyor? Işıklar açılıyor. Aslında kapitalizmin taşıyıcısı bütün egemen görsel
sanatlara bir meydan okuma anlamı taşıyan bu teknik tavır, tiyatro tarihi
içinde de değerlendirilmeli ve incelenmeli belki de. Ne yazık ki 1924 yılında
BBC’de yayınlanan bu oyun ülkemizde bırakın Radyo Oyunu çevrelerini, tiyatro
çevrelerinde bile pek bilinmiyor desek, yeridir.
Tehlike’nin yapım ve yayın
aşamaları üzerinde ayrıntılı olarak duracağız ama bu aşamada şunu da belirtmek
gerekir ki Richard Hughes’un “Tehlike” adlı oyununun prodüksiyonu TRT
tarafından da yapılmış. Kayıtlara göre 19 Nisan 1964 tarihinde TRT radyolarında
yayınlanan Richard Hughes’un “Tehlike” adlı oyununun arşiv kayıtlarındaki
anonsu şöyle:
Mikrofona koyan: Yıldırım Önal
Arena Tiyatrosu Sanatçıları
oynuyorlar.
Mary: Bilge Şen
Jack: Erhan Gökgücü
Mr. Bax: Yıldırım Önal
Birinci Ses: Esen Günay
İkinci Ses: Tuncay Erenay
Teknik Prodüksiyon: Ünal Kaya
“Tehlike, Dünya Edebiyat
tarihinde Radyo için yazılan ilk oyundur. İlk defa 15 Ocak 1924 tarihinde
Londra Radyosunda yayınlanmıştır.”
Çevireni belirtilmeyen
prodüksiyonun teknik anlamda pek başarılı bir ürün olduğunu söylenemese de,
böylesi önemli bir Radyo Oyununun Türkiye radyolarında BBC’deki yayınından tam
kırk yıl sonra yalnızca bir kez yayınlanmış olması bile oldukça önemli bir
olaydır bence. Öncelikle metnin orijinal metinle karşılaştırıldığında
fazlasıyla budanmış ve kısaltılmış olduğunu görüyoruz. Bu nedenlerle 1964
tarihli yapımın Richard Hughes’un “Tehlike” adlı oyunu hakkında tam bir fikir
vermesi pek mümkün görünmüyor. Yine de biraz geç de olsa Türkiye radyolarında
böylesi bir yapımın gerçekleştirilmesine hak ettiği önemi vermek gerek.
“Tehlike”yi ilk okuduğumda
Richard Hughes ile empati kurmaya çalıştım. Bir düşünün; o güne kadar var
olmayan bir türde ürün vermeniz isteniyor sizden. Ortada –daha siz bir Radyo
Oyunu yazmadığınız için- herhangi bir iyi ya da kötü örnek yok. Kural yok. Ama
yeltendiğiniz iş çok teknik bir iş ve belirli kuralları olmalı. O kuralları
sizden başka koyacak kimse de yok. Hughes’un “Tehlike” oyununda akıl yürüterek bulduğu
kurallar, aslında radyo sanatının bugüne kadar değişmeyen en temel kuralları.
Hughes, seksen beş yıl önce, akıl yürüterek, büyük imkânsızlıklar içinde –ve
tabii ki yaratıcı bir yapımcı olan Playfair’in o güne göre çılgınca sayılacak
yaratıcı yönlendirmeleriyle- radyo sanatının temeli atmış. Fakat bugünün Radyo
Oyunu yazarlarının böylesi ışıksız, sapa bir yolu seçip el yordamıyla
ilerlemeye çalışmaları, yani radyo oyunu okumadan, Radyo Oyunu dinlemeden Radyo
Oyunu yazma gayreti içine girmeleri pek akılcı bir eylem olmasa gerek.
Bununla birlikte Richard
Hughes’un “Tehlike”si, hem Radyo Oyunu Tarihi açısından hem de Tiyatro Tarihi
açısından bundan daha fazla ilgiyi ve önemi hak eden bir ilk örnek. Peki,
kimlerin “Tehlike”nin farkında olması gerek? Öncelikle tiyatro kürsülerinin,
akademisyenlerinin ve öğrencilerinin... Çünkü hem tiyatro yazarlığı hem de
radyo yazarlığı hakkında çok önemli ipuçları taşıyan bir metin bu. Sonra
edebiyat fakültelerinin… Belki de en fazla iletişim fakültelerinin… Çünkü radyo
yayıncılığı ile ilgili birçok akademik çalışmada ilk Radyo Oyunu olarak anılan
bu eser, nedir, nasıl bir şeydir diye merak edilmeli biraz da… En çok da Radyo
Oyunu yazarlarının ve yazar adaylarının… Hiç olmayan bir türün ilk örneğini
okumak sanırım bütün radyo yazarlarının ufuklarını açacak, onlara yeni
esinlenme olanakları sağlayacaktır. Geç de olsa dünya Radyo Oyunu Tarihinin
önemli eserlerini dilimize kazandırıp, bu tür için bir kitaplık oluşturma
çabası içine girmemiz günümüz koşullarında mantıklı görülmese de kendimizi bunu
yapmak zorunda hissediyoruz. Çünkü artık, Richard Hughes’un “Tehlike”sini,
Pierre Cusy ve Gabriel Germinet’nin “Marémoto” adlı oyununu, Hans Flesch’in
Zauberei auf dem Sender’ini, Orson Welles’in “Dünyalar Savaşı” ve bütün diğer
oyunlarını, Antonin Artaud’nun “Tanrı Yargısının işini Bitirmek İçin’ini,
Ingeborg Bachmann’ın, Bertolt Brecht’in, Samuel Beckett’in ve daha nice radyo
yazarının oyunlarını okumadan yazılmış Radyo Oyunlarını ne okumak ne de
dinlemek istiyoruz.
inş. bana gelecek olan bu kitap ilk basım olur:) fnç
YanıtlaSil