8 Nisan 2012 Pazar

MARSLILAR İSTANBUL’U İŞGAL ETTİ!



Bugün hava şahaneydi İstanbul’da. Biz de ailece hava almak için çıktık, dolaştık. Topkapı’da surların dibinde belediyenin tesisinse gittik. Gülhane parkında dolaştık. Binlerce, on binlerce, yüz binlerce, milyonlarca İstanbullu da bizim gibi yaptı. Her yer iğne atsan yere düşmez, öyle kalabalıktı. Yeni Cami’ye gittik… Mısır Çarşı’sında dolaştık. Kuyruğa girip bekledik, mis gibi kokan yeni çekilmiş kahve aldık.

Ben, “Aman, İstanbul çok kalabalık… İpini koparan İstanbul’a geliyor!” diyenlerden değilim. Ben, tıklım tıklım metrolarda yolculuk etmeye çalışan o kalabalığın bir parçasıyım. Meydanlarda, belediye tesislerinde açmış milyonlarca laleyi görüp içi ürperen milyonlarca sıradan insandan biriyim. Fakat biz, yani milyonlar, yani İstanbul’un gerçek sahipleri ne zaman fırsat bulup da İstanbul’u şöyle bir gezmeye kalksak görürüz; Marslılar İstanbul’u yıllar önce işgal etmiş. Boğazın iki yakasını, ucuza kapatmış, parsellemiş, evirmiş çevirmiş…
Kiminin paşa dedesinden kiminin bürokrat dedesinden miras kalmış, şöyle olmuş, böyle olmuş, güzelim İstanbul Boğazı’nın iki yakası bizlere, çalışıp emeğiyle yaşamaya gayret eden milyonlara hiç benzemeyen Marslılar tarafından işgal edilmiş.

“ Marslılar Dünyayı işgal etti!”
Bu cümleyi çok severim. 1938 yılında Radyo Tiyatrosu sanatının pîri Orson Welles, canlı yayında bütün Amerikalıları kandırmış. Millet sokaklara dökülmüş. Ben de ondan ilham alıp bu yazının başlığını böyle koydum. Ama benim bu yazımı birkaç yüz kişi ya okur ya okumaz. Kimse de sokaklara falan dökülmez. O nedenle rahat yazıyorum. Zaten 1938’de, “Marslılar dünyayı işgal etti.” anonsunun ardından sokaklara dökülenler de inanmamışlar Marslıların geldiğine. Bir anket yapılıp, niye sokaklara döküldükleri sorulduğunda büyük çoğunluğu Hitler’in A.B.D.’ye saldırdığını düşündüğünü söylemiş.
Demek o zamanlarda da herkes kendi “Öcü”süne Marslı diyor. Ben de öyle diyeyim. Benim Marslılarım, İstanbul’u kendi mülkiyet alanları olarak kabul edip de çalışarak üreterek bir şehir olarak İstanbul’u var eden milyonlarca emekçiyi aşağılayan, küçümseyenlerdir.  
Belediyeler birçok tarihi mekânı sadece Marslıların değil halkın da faydalanabileceği hale getirdi. Bu beni ve benim gibi milyonları memnun ediyor. Ama mesela Galata Kulesi’ni birileri gece kulübü olarak işletiyor. Boğazdaki en nadide saraylar, köşkler, yalılar ya otel ya da birilerinin özel mülkü. Yıllar önce Fındıklı’da Mimar Sinan’ın yaptığı bir hamamı birileri satın alabilmişti. Birisine Mimar Sinan’ın yaptığı bir hamam dedesinden miras kalabiliyor. Millette ne dedeler var…
Boşuna demiyorum; “ MARSLILAR İSTANBUL’U İŞGAL ETTİ!” diye… Ama geçen gün gazetelerde okuduğum bir haber beni iyiden iyiye ümitlendirdi. Yakın zamana kadar İstanbul, İstanbul halkına kalabilir…

2014 yılında uzaya ilk seyahati gerçekleştirecek olan bir şirketten boğazın en güzel yerlerinden birindeki bir otelin sahibi hanımefendi bastırmış 95 bin $’ı, bir bilet almış. Bu hanımefendi uzaya çıkan ilk Türk olacakmış. Bu yolculuğun uzaydaki bölümü 3–4 dakikaymış. Fakat bütün dünyayı gezen hanımefendinin asıl hayali Mars’a giden ilk Türk olmakmış… İnşallah ilk olur ama son olmaz…
Ne demişler; “Bülbülü altın kafese koymuşlar, yine de ah vatanım demiş.”
İstanbul’un bütün güzelliklerine çöreklenenler bence bu hanımefendiden ilham almalı. Hiçbiri bu uzay yarışında ondan geri kalmamalı. Önce uzay, sonra Mars, sonra diğer gezegenler, galaksiler… İstanbul’un bütün Marslıları şu uzay yolculuklarına çıkmalı. Bu arada hiç kimse bunlara ışık yılının falan ne olduğunu da anlatmamalı…
İstanbul ve boğaz bütün güzellikleriyle İstanbul halkına kalmalı… İşte o gün bütün İstanbullular birbirlerine birer  “Turist Ömer” selamı çakmalı.



3 yorum:

  1. :))) çok hoşuma gitti gülümseyerek okudum.Ben sadece iki kez İstanbul'u görebildim. O da çok az bir kaç yer ve çok beğendim büyülendim çok sevdim. İzmir gibi sakin değil ama çok büyük ve büyüleyici bir kent..devlet memuru olunca insan fazla imkan ve fırsat bulamıyor..Çok güzel anlatmışsınız bizim ne bir dedemiz nede birinden bize miras kalmamış doğru milletde ne dedeler ne ağbiler ve amcalar var..Şu laleleri çok merak ediyorum :))Sadri Alışık selamıda çok hoş olmuş:))) bayıldım ne güzel anlatıyorsunuz sizede bayılıyorum :)))R.T.

    YanıtlaSil
  2. bende yazdıklarınıza katılıyorum:)) ama işin bir de zarar verme kısmı var, biz değerlerimizi pek koruyamıyoruz ne yazıkki:( biraz mutsuz bir toplumuz sanki. çevremizdeki güzelliklere zarar vermek mutsuzluğu azaltacakmış gibi davranan bir sürü vatandaş var:( fnç

    YanıtlaSil
  3. herzamanki gibi muhteşem bir yazı daha.gezmek güzeldir.hele istanbulu gezmek bir ayrıcalıktır.özellikle lale zamanı gezeceksin istanbulu.işte bunu görmek için çok kişi akın ediyor.her yerden çeşit çeşit insanlar geliyor.nekadar güzel bir duygudur bu.bende kafama taktım.bir hafta sonu mutlaka gidecem.bol bol resim çekecem.işte bunu yapmayı çoook istiyorum.siz bunu gerçekleştirmişsiniz.emeğinize sağlık.şahane sesinizden şahane şiirler bekliyorum F.E :)

    YanıtlaSil

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...