7 Temmuz 2012 Cumartesi

AMAN ORMANCI, CANIM ORMANCI…


Aman Ormancı, Canım Ormancı

Radyo Kulübü’nde kimi günler sevgili dinleyicilerimiz türkü dinlemek isterler. Biz de arka arkaya birbirinden güzel türküler çalarız.  “Ormancı Türküsü” de çok istek alan türkülerden biri… Ben de çok severim. Hele Müzeyyen Senar’ın yorumuyla oldu mu bayılırım. Türkü dramatik bir hikâye anlatır. Bütün türküler gibi gerçekten yaşanan acı bir olay üzerine “yakılmış”… Doğru ya, türkü bestelenmez, yakılır. Değirmenci Tahir Usta yakmış Ormancı Türküsünü…Temmuz 1946'da Muğla'nın Gevenes (Çaybükü) köyündeki Belen Kahvesinde yaşanmış olaylar.


Gevenes köyünde bir ağa çocuğu varmış;  Mustafa Şahbudak…  Onun en yakın arkadaşı da köyün muhtarı Tevfik Cezayir. Bu iki arkadaş her akşam köy kahvesinde oturup dama oynarlarmış. 1946 yılının bir Temmuz gününde, Mustafa Şahbudak ve Muhtar Tevfik Cezayir, yine dama tahtasının başına oturmuşlar. İki arkadaş dama oynarken,  Orman Memuru Mehmet İn, ( nam-ı diğer 'Sarı Memet') sarhoş bir halde kahveye gelmiş. O zamanlarda her türlü evrak Yatağan'a köy bekçisi tarafından götürülmekteymiş. Ormancı, bir gün önce komşu köyde çıkan yangının evrakının ilçeye götürülmesi için bekçiyi muhtardan ister. O günlerde 1946 seçimlerinin evrakı da Yatağan'a gönderilecektir. Muhtar seçim evrakının daha acil olduğunu söyleyip bekçiyi Ormancı’ya vermez. Ormancı ile Muhtar arasında tartışırlar. Muhtar son sözünü söyler ve oyuna devam eder. Ormancı dama masasını devirir. Mustafa Şahbudak da ormancıyı tokatlar. Ormancı Mehmet, kamasını çıkarıp Mustafa Şahbudak'ı kolundan yaralar. O zaman, Mustafa Şahbudak ormancıyı korkutmak için, belindeki tabancayı çıkarır, yere doğru ateş eder. Muhtar, ormancının ikinci kez kama vurmaması için elini tutar. Fakat Mustafa tetiği çoktan çekmiştir ve kurşun muhtar Tevfik Cezayir'e isabet eder.

Ormancı Mehmet İn, kaçar. Mustafa, bir el daha ateş eder. Ama Tevfik kanlar içindedir. Tevfik'i, tahta bir salla 23 kilometre uzaklıktaki Muğla Devlet Hastanesi'ne götürürler. Tevfik, çok kan kaybetmektedir. Tevfik, Mustafa'yı yanına çağırarak, 'Ben ölüyorum, hakkını helal et' dedikten sonra can verir. Mustafa, en yakın arkadaşını öldürdüğü için teslim olur, 4 yıl ceza alır. Cezaevindeyken her gece Tevfik rüyasına girer. Ancak ormancıya kini gittikçe artar. Bu acı olaydan sonra köyde kalamayacağını anlayan Mehmet İn ise, tayinini ister, Kavaklıdere Orman Müdürlüğü'ne atanır. Emekliliğinden sonra oraya yerleşir. Doksanlı yılların başında da ölür. Mustafa Şahbudak da, cezaevinden çıktıktan sonra, Muğla'ya yerleşir. Muhtar'ın eşi Pembe, bu acıya dayanamayıp birkaç yıl sonra akli dengesini yitirir.

Mustafa'nın anne tarafından akrabası olan Değirmenci Pisili Tahir Usta Gevenes Köyü'nde yaşanan bu acı olayın türküsünü yakar. Mustafa Şahbudak da 28 Mart 2005 tarihinde 83 yaşında ölür.

' Çıktım Belen Kahvesi'ne baktım ovaya, baktım ovaya,
Bay Mustafa çağırdı, dama oynamaya,
 Ormancı da gelir gelmez, yıkar masayı, yıkar masayı,
Söz dinlemez ormancı, çekmiş kafayı.
 Aman ormancı, canım ormancı Köyümüze bıraktın yoktan bir acı.
 Köyümüzün ortasında, değirmen döner, değirmen döner,
Değirmenin suları, dağından iner,
Ormancıya atılan kurşun, Tevfik'e döner, Tevfik'e döner,
Tevfik'in feryatları, yürekler deler.
 Aman ormancı, canım ormancı Köyümüze bıraktın yoktan bir acı.
 Köyümüzün suları da hoştur içmeye, hoştur içmeye,
Üstünde köprüsü var, gelip geçmeye,
Tevfik'imi vurdular, hiç mi hiç yere, hiç mi hiç yere,
Yazık ettin ormancı, köyün iki gencine.
Aman ormancı, canım ormancı Köyümüze bıraktın yoktan bir acı…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...