14 Temmuz 2012 Cumartesi

YANIYORUZ!!! Sıcakların psikolojik etkileri…


Sıcakların psikolojik etkileri


Uzmanlar aşırı sıcakların ve nemin anlayışı ve hoşgörüyü ortadan kaldırdığını söylüyorlarmış. Laf… Bıkkınlık, isteksizlik, refleks zayıflığı bunlar tamam da ben bu sıcaklarda tam da plazma kıvamında olanlardanım…



Hoşgörüsüzlük mü? Bu belki gün boyu direksiyon sallayan şoförlerde görülebilir ama ben mümkün olduğunca kımıldamamaya gayret gösteriyorum.( Bana sorarsanız siz de öyle yapın.)  Bu arada bir sinek gelse ve burnuma konsa elimi kaldırıp onu bile kovalayacak mecalim olmuyor. Bundan daha büyük hoşgörü olur mu? Olmaz…

Kimi uzmanlar da şöyle diyor; “Sıcak ve güneş ışığıyla uzun temas, coşkulu kişileri daha da coşkulu kılıp işi bırakma, yeni iş kurma, boşanma, intikam alma gibi konularda sağlıklı karar vermeyi zorlaştırabilir, radikal kararlar almaya yol açabilir.” Kendimi normal şartlar altında coşkulu bilirim ama gelin görün ki sayısaldan büyük ikramiye tuttursam bile coşacak halim yok şu günlerde.
Lütfen doğruyu söyleyin, bu sıcaklarda yeni bir iş kurmayı düşünen var mı aranızda? Haydi, belki insan yattığı yerde düşünebilir ama yeni bir iş kurmayı, eyleme geçen var mı? Ben onu soruyorum.  Bırakın yeni bir iş kurmayı insanda çadır kuracak bile mecal kalmıyor. İntikam derseniz yukarıda verdiğim “Karasinek ve ben” örneğine geri dönün lütfen. Yormayın beni. Tekrar ettirmeyin örnekleri…

Peki ne yapmak gerek bu sıcaklarda? Bol sıvı, özellikle elektrolit ve mineral içeriği olan sıvılar tüketiyoruz… Doğru buz gibi maden suyu gibisi var mı? Ben de tam bu satırı yazdıktan sonra ağır adımlarla buzdolabına ilerleyip ( bir koşu desem inandırıcı olmayacağımı biliyorum) Kızılay’ın Afyonkarahisar maden suyundan bir şişe açtım. Siz de öyle yapın.   
Bir de sık sık meyve sebze ağırlıklı beslenilmeli, ağır yiyeceklerden kaçınılmalıymış. Bu arada, bu sıcaklarda aklına yemek gelen var mı?
Sık sık soğuk duş almak gerektiğini de iyi ki söylüyor uzmanlar. Zaten bu nemde yürümek bile yüzmek gibi bir hal alıyor. Sıcak duş almayı düşünmek bile ürkütücü. Soğuk su musluğunu açtığınızda akan su bile ılık zaten. Vaziyet o derece dramatik.
Aşırı fiziksel aktivitelerden de kaçının diyor uzmanlar. Fizik mi? Aktivite mi? Bunlar aklımızın ucundan bile geçmiyor, öyle değil mi? Öfkemizi de kontrol etmeliymişiz. Bu da bana biraz garip geldi. İçimde öyle bir duygu yok ama diyelim ki bu havalarda birine ya da bir şeye öfkelendim. Şiddetin Ş’si aklımın ucundan geçmez. Çünkü ona da mecalim yok.
İşlerin yoğunlaştığı kimi dönemlerde, özellikle kış aylarında kış uykusuna yatan memelilere fazlasıyla imrenenlerdenim. Fakat düşünüyorum da aslında yaz uykusu da hiç fena fikir değil.
Televizyonun karşısındaki koltuğa uzanıp vantilatörü kendime çeviriyorum. Kımıldamadan öylece durmak… En iyisi bu... Fakat Digitürk’te de hep romantik filmler var. Aşk acısı çeken güzel kadınlar, yakışıklı erkekler. Romantik hikâyeler. İnsan bir filmi bile takip ederken biraz olsun empati kurabilmeli. Yoksa tadı çıkmaz. Fakat bu havalarda romantizm düşüncesi bile yorucu geliyor insana. İtiraf edeyim, cayır cayır yanan evde beni hafif hafif yelleyen şu vantilatöre büyük bir hürmet ve muhabbet beslemekteyim. O kadar…

1 yorum:

  1. Sicaklar bende hosgorunun h'sini birakmadi.Hiddet ve siddetin harmanlandigi bir ruh hali icerisinde, serseri mayin gibi dolasmaktayim.Hele otobuslerde ise gelip giderken, kendi naletligimden kendim korkuyorum, o derece.Kisin yaslilara daha bi merhametli ve saygiliyken, yazin bu durumumdan eser kalmadigini farkettim. O yaslilarin yazin o otobuslerde ne isi var arkadas yaa! Evinizde oturun esra erol izleyin.Yazin yasli, engelli ne olursa olsun yer veresim gelmiyor.Benim durumum da bu!/ A.S.

    YanıtlaSil

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...