12 Mart 2012 Pazartesi

RADYO YAZILARI-3 DRAMAFON DERSLERİ 1




Dramafon Dersleri- 1

TÜRKİYE RADYO OYUNU TARİHİNE GİRİŞ



Türkiye’de radyo oyunu tarihini anlatmaya başlarken kısaca radyonun ülkemizdeki gelişim çizgisinden söz etmekte yarar var. Orta doğuda ilk düzenli radyo yayını, Londra’dan yalnızca üç yıl sonra Türkiye’de 1925’te başlamıştır. Bir fikir oluşturması açısından örnek vermek gerekirse orta doğunun en önemli ülkelerinden biri olan Mısır’da radyo yayınlarının başlangıç tarihi 1934’tür. Türkiye’de radyo yayıncılığı alanındaki ilk çalışmalar 1923 yılında ülkemizde mesleki eğitimin gelişiminde büyük bir paya sahip olan Muallim Rüştü Uzel’in telsiz telefon denemeleridir. Fransız işgal kuvvetleri komutanı General Charpie’nin, İstanbul’dan ayrılırken geride bıraktığı telsiz telefonla İstanbul’daki Yüksek Öğretmen Okulu’nun kimya öğretmeni Rüştü Uzel, öğrencileriyle birlikte 19 Mart 1923 tarihinde Yüksek Öğretmen Okulu’nun bodrum katında deneme yayını gerçekleştirir.  20 Mart 1923 tarihli Tevhid-i Efkâr Gazetesi bu yayına yer veren elimizdeki en önemli kaynaktır.

1925 yılında “Telsiz Tesisi Hakkında Kanun” adıyla bir yasa çıkarılır ve bir telsiz şebekesi kurulması planlanır. Bu amaçla, bir ihale açılır ve bir Fransız şirketi, telsiz şebekesi kurma işini üstlenir. Ankara ve İstanbul’da, 1925 yılında yapımına başlanan ve 1927 yılında hizmete sokulan telsiz telgraf vericileriyle dünyadaki önemli merkezlerle bağlantı kurulur. Bu vericilere, telsiz telefon yayını yapabilecek donanımların eklenerek, radyo yayını yapılacak teknik alt yapı da hazırlanmıştır.

Türkiye’de radyonun kuruluş çalışmaları, 1926 yılında başlar. İleri Gazetesi’nin sahibi Sedat Nuri İleri ve İkinci Abdülhamit döneminde evden eve telgraf hattı kuran amatör radyocu Hayreddin Hayreden öncülüğünde bu proje oluşur. 1926’da tüm dünyadaki radyo istasyonlarının toplam verici güçleri 116 KW’ tır. Ankara ve İstanbul’da kurulacak iki istasyonun verici güçleri 5 KW’ olarak belirlenir. Dünyadaki en güçlü vericiler olarak kurulacak istasyonların Avrupa’nın her yerinden, dinlenebileceği öngörülerek, radyo yayınlarının Türkçe, Fransızca ve Almanca dillerinden yapılması planlanır. Ankara ve İstanbul’da kuruluş çalışmaları süren telsiz vericilerinin işletme hakkı 10 yıllığına, Sedat Nuri Bey’in önderliğinde, İş Bankası, Anadolu Ajansı, Falih Rıfkı Atay ve Cemal Hüsnü Taray’ın ortaklaşa kurduğu Türk Telsiz Telefon Anonim Şirketi’ne (TTTAŞ) verilir. Bu şirket böylece iki istasyonu  “Posta-Telgraf-Telefon Genel Müdürlüğü - PTT” ile birlikte işletecektir. Tüm hazırlıklar tamamlanır ve ilk yayın “Alo alo, muhterem samiin… Burası İstanbul Telsiz Telefonu… 1200 metre tul-u mevç, 250 kilosaykıl… Bugünkü neşriyatımıza başlıyoruz.” anonsuyla başlar. Bu anons bazı kaynaklara göre Eşref Şefik bazılarına göreyse Sadullah Gazi Evranosoğlu’ tarafından yapılmıştır.

1927’nin ilk aylarında deneme yayınları yapan İstanbul Telsizinin vericisi o günkü adıyla Osmaniye olan Hasdal’da kurulur… İstanbul’da 5 KW’lık vericinin yanındaki stüdyoda ilk radyo yayınları başlar. Daha sonra bu stüdyo Sirkecideki Büyük Postanenin üst katına taşınır.
Türk Telsiz Telefon Anonim Şirketi Türkiye’deki radyoculuğun temellerini İstanbul’da atmıştır… Aynı günlerde Ankara’da da bir telsiz istasyonuna modülasyon cihazı yerleştirilir ve başkentte de radyo yayınları için altyapı oluşturulur. Ülkemizdeki ilk resmi radyo yayınının tarihini TRT 6 Mayıs 1927 olarak kabul ediyor. Bu nedenle ilk resmi yayın tarihini ve o günün yayın akışını net olarak bilemiyoruz. Amerikan kökenli bir belgede ilk yayın tarihi 1 Mayıs 1927, İstanbul’da yayınlanan bazı gazetelere göreyse 4 ya da 5 Mayıs… Ama 26 Teşrinisani 1927 tarihli İstanbul Telsizinin neşriyat programına şu biçimdedir;

19.00 Stüdyo musikisi heyetinden Şevki Efza Faslı
19.30 Esham ve tahvilat kambiyo ve nukut borsasının haberleri
19.40 Stüdyo musikisi heyetinden köçek havası
20.10 Monolog darülbedai sanatları Vasfi Rıza Bey tarafından
20.40 Nezahat Feride Hanım kemal Niyazi Bey kemençe Osman Bey piano
21.10 Sesli radyo gazetesi
21.20 Tegannni Matmazel Apostoldi tarafından
22.05 Rasat merkezi raporu Anadolu ajansı haberleri İstanbul saati
22.20 Orkestra ve kapanış

Radyoculuğumuzun ilk yıllarında yayın akışında daha çok müzik ağırlıklı programlar vardır. Ve tabii bizim için en önemlisi Darülbedai sanatkârlarından monologlar… Bu monologlar da ülkemizde Dramafon sanatının ilk örnekleri olarak kabul edilebilir. 

Radyolarımız 1927–1964 devresinin ilk on yılında Türk Telsiz-Telefon şirketine bağlıdır. Yani 5 er kw.lık ilk iki radyomuz bu şirket tarafından kurulmuştur. 1937 yılında radyo istasyonlarının işletmesi P.T.T.ye; 1940 da ise Matbuat Umum Müdürlüğü’ne verilmiştir. Bu umum müdürlük 1943 yılında yeniden örgütlenerek Basın-Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğü adını alınca, Genel Müdürlük yapısı içinde, Radyo İdaresi ile Radyo Fen Heyetine yer verilmiştir. 1963 yılında geçici olarak Turizm Tanıtma Bakanlığına bağlanan Türkiye Radyoları, 1 Mayıs 1964 yılında ise TRT kurumuna devredilmiştir.
Ülkemizde radyo yayın postalarının açıldığı dönemlerden başlayarak radyo oyunlarına yer verilmiştir. 1926–1936 yılları arasında Ankara ve İstanbul’daki Tiyatro topluluklarından yararlanılarak haftada bir, bazen de iki kez yayınlanan radyo oyunları, radyo yayınlarının Başvekâlet Matbuat Umum Müdürlüğüne bağlanmasından sonra düzenli bir şekle girmiş, Cuma ve Pazar günleri saat 21.10’da yayınlanmaya başlanmıştır.
Bu dönemde( Matbuat Umum Müdürlüğü döneminde) radyoya gönderilecek oyunları değerlendirmek üzere edebi, teknik ve fiyat takdir komisyonları kurulmuştur. Oyun yazarı yetiştirmek amacıyla örmek metinler hazırlanıp dağıtılmış, radyo oyunlarının tekniğiyle ilgili konuşmalar yapılmıştır. Bunun sonucunda sekiz ay içinde 654 eser gönderildiğini, bunlardan 76’sının yayınlanabilir nitelikte olduğunu, diğerlerinin teknik yanlışlıklarının düzeltilmesi için yazarlarına geri gönderildiğini o günkü radyo dergilerinden öğreniyoruz. Gene bu dönemde radyoya gönderilecek oyunlarla ilgili olarak yazarlardan oyuncu sayısının kadınlarda 4 erkeklerde 6 kişiyi geçmeyecek şekilde tespit etmeleri, sürenin de tam 25 veya 50 dakika olması istenmiştir.
Radyo oyunlarıyla ilgili ilk ciddi çalışmaların başlangıcı olarak sayabileceğimiz bu dönemle ilgili bir başka özellik, yedi kişiden oluşan bir oyuncu topluluğu ile altı kişilik bir stajyer kadrosunun kurulması ve bu kadronun gerektiğinde dışarıdaki tiyatro oyuncularıyla desteklenmesidir.
Repertuarda birkaç başarılı uygulama dışında hep telif eserlere yer verildiğini de o günün radyo dergilerinden öğreniyoruz.  1941 yılında yayınlanan radyo dergisinin 1. sayısında " On haftadır verilen temsillerin hemen hepsi yurdun dört köşesinden gönderilen bu işle içten ilgili genç kalemlerin eserleridir." denilmekte, bu durumla övünülmektedir.

Radyo oyunu sanatının ülkemizde hemen hemen dünya ülkeleriyle eş zamanlı başlamıştır. Ancak dünyadaki örneklerden farklı olarak ülkemizde sanat ve edebiyat çevreleri radyo oyununu bağımsız bir tür olarak kabul etmeyi uzun süre reddetmişlerdir. 1950’li yıllarda radyo oyunu ile ilgili akademik çalışmaların başlamasına yönelik girişimler çeşitli nedenlerle başarısız olmuş, bu nedenle de ülkemizde radyo oyunlarının kitaplaştırılması ve bu konu üzerinde bilimsel çalışmalar yapılması gibi bir gelenek oluşamamıştır. Bu noktada radyo program yapımcısı Beldan Kabalak’ın “Bir Lisans Tezi Nasıl reddedildi?” adlı çalışmasından söz etmek gerek. TRT Ankara Radyosu Program yapımcılarından Beldan Kabalak 1950 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinde Radyo Tiyatrosu konulu bir tez çalışmasına başlamıştır. Yazılı hiçbir kaynağın bulunmadığı bu tür hakkında araştırmalar yapmış ancak bu çalışması kürsü tarafından kabul edilmemiştir. Beldan Kabalak çalışmalarını ve tezinin akıbetini kendi imkânlarıyla bir kitap olarak yayınlar.Bu çalışma Türkiye’de akademik anlamda radyo oyunu üzerine yapılan ilk çalışma girişimidir. O tarihten bugünü YÖK’e kayıtlı tezler tarandığında Prof.Dr.  Özden Cankaya danışmanlığında Nigar Pösteki‘nin hazırladığı 1998 tarihli Bir Program Biçimi Olarak Radyo Oyunu Ve Tarihsel Gelişmesi başlıklı Yüksek Lisans tezi ve Y.Doç.Dr.  Banıçiçek Kırzıoğlu danışmanlığında Hüseyin Alacatlı ‘nın hazırladığı 1994 tarihli Behçet Necatigil'in radyo oyunları -inceleme-  başlıklı Yüksek Lisans tezi ile karşılaşılmaktadır. Dünyanın farklı ülkelerinde radyo oyunu üzerine kürsüler bulunduğu gerçeğini göz önüne alırsak, bu türün ülkemizde akademik anlamdaki durumunu açıklamak için bu örneğin yeterli olduğunu düşünüyorum.

Türkiye’de radyo tiyatrosu, TRT öncesi dönemlere uzanıyor. Özellikle İstanbul Radyosu 1940’lı ve 50’li yıllarda ilk radyo tiyatrosu örneklerini vermeye başladı ve bunu gitgide sistemleştirdi. Bununla birlikte elimizdeki en eski kayıtlar Şehir Tiyatrolarında sahnelenen Lüküs Hayat Operet’inin taş plak kayıtlarıdır.  Baki Süha Ediboğlu, Ekrem ve Cemal Reşit Rey kardeşler ilk mikrofona koyucular olarak. Bedia Muvahhit, Afife Ediboğlu, Hadi Hün, Perihan Tedü, Kemal Tözem, Sami Ayanoğlu, Şaziye Moralı, Vasfi Rıza Zobu, Ercüment Behzat Lav, Behzat Butak, Suavi Tedü  ilk radyo tiyatrosu oyuncuları olarak ünlendiler.
Türkiye’de Arkası Yarın’ların mikrofona taşınması radyo tiyatrosuna göre epey gecikti. 1950’lerde önce çocuklar için arkası yarınlar üretildi. Ancak büyüklerin de bu radyo dizilerini izlemeye başlaması üzerine “büyükler için” arkası yarınlar üretilmeye başladı. Televizyonun olmadığı dönemlerde Arkası Yarın’lar altın çağını yaşadı.

Türkiye Radyo Oyunu Tarihi üzerine yazılarımıza önümüzdeki günlerde de devam edeceğiz.

                                                                                                          Kıvanç NALÇA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...