Uzun Metrajlı Film Senaryosu
SİNOPSİS
İstanbul 27 Kasım 1719 : Vezir-i Azam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa, Sultan 3. Ahmet’in, dört şehzadesini ve kendi oğlunu beş bin yoksul çocukla beraber sünnet ettirmek için büyük bir Sur hazırlar. Bu tarih aynı zamanda Lale Devrinin de başlangıcıdır. Tersane mimarbaşısı İbrahim Efendi, timsah şeklindeki bu denizaltı tasarlar. İçindeki 20 kalyoncu neferden biri de Patrona Halil’dir. Halil, Beyazıt’ta Hünkâr Hamamı’nda Arnavut bir tellaktır. Ahşap timsah iskeleye yanaşır. Patrona Halil ve Kürt Çelo timsahın içinden çıkıp iskelede paralarını almak için beklerler. İbrahim Efendi avuçlarına beşer gümüş akçe bırakır. Patrona Halil, İbrahim Efendi’nin gırtlağına sarılır. İbrahim Efendi hepsine onar akçe öder. Pazarda Nur-ı Ahn, yani Cennet Nuru adlı bir soğanın 150 altına satıldığına şahit olurlar. Beyazıt’taki Külhan Hamamı o dönemde bir tür yeraltı örgütünün merkezidir. Lale devrinin görkemli yaşamının dışına itilmiş kimsesizler, sakatlar, ayyaşlar, hırsızlar, dilenciler… Külhandan hiç çıkmayan Külhan-ı Lahyar, yetmiş yaşlarında süflî bir ayyaş filozoftur. O gün külhana yeni kabul edilen iki kimsesiz çocuk Lahyar kefenine gireceklerdir. Bu bir tür gizli kardeşlik törenidir. Lahyar kefeni iki kişinin içine birlikte girdiği bir gömlektir. On bir yaşındaki bu iki çocuk İskender Porca ve Alacalı Mustafa’dır.
28 Çelebi Mehmet Efendinin oğlu Mehmed Said ve İbrahim Müteferrika, Fener’de bir matbaa kurarlar. İskender Porca ve Alacalı Mustafa bu matbaada çalışmaya başlarlar. Patrona Halil’in en yakın arkadaşı Kürt Çelo, Yemiş İskelesinde manav Muslu Beşe’nin yanında hamaldır. Muslu Beşe Lale Devrinin muhalif isimlerindendir. Külhan Hamamı’nda gizli bir toplantı düzenlenir. Hattatlar Loncası, matbaaya müsaade eden fetvayla iyice karışmıştır. Hattatların içine kâğıt, kalem ve diğer alet edevatı koydukları bir tabut omuzlarda taşınır. Bu ayaklanmada başı çekenler arasında Patrona Halil de vardır. Tellallar, İran üzerine yapılacak sefer için yoksul halkı Yeniçeri ocaklarına katılmaya çağırıyordur. Kürt Çelo ve Babacafer, Yeniçeri ocağına kaydolurlar. İbrahim Müteferrika Vankulu lügati’ni matbaasında yayınlar Lale devri bütün görkemiyle devam ederken Padişah, Sadrazam ve saray erkânı bu kültürel devrimin sarhoşluğu içindedir.
İstanbul’a bir haber ulaşır. İran’a giden ordu bozguna uğramış, Yeniçerilerin gemisi Sadrazam’ın emriyle batırılmıştır. Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın gizli din kullandığı, Ürgüp Ermenisi olduğu yolundaki söylentiler çıkar.
25 Eylül 1730: Düzeni sağlamak için 3. Ahmed İbrahim Paşa’yı İran üzerine serdar tayin eder. 3. Ahmet Üsküdar’a ulaşır. Onun ardından bütün hükümet erkânı ve ordu da Üsküdar’a geçer. Artık İmparatorluğun bütün gücü boğazın öte yakasındadır. Yeniçeri Orta Çorbacısı Kahveci Ali Usta’yı da isyana ikna eden Patrona Halil ve Muslu Beşe; payitahttaki bu iktidar zaafından faydalanmak niyetindedirler. 28 Eylül Perşembe günü isyan başlayacaktır. Sancak olarak bir peştamalı sırığa bağlarlar. Patrona Halil Beyazıt’ta bir ihtilal nutku atar. 3. Ahmed, sancak-ı şerifle Topkapı sarayına dönmeye karar verir. İstanbul Kadısı Deli İbrahim Efendi de; Patrona Halil’i, Muslu Beşe’yi ve Ali Usta’yı “Serdengeçti Ağası” olarak tayin eder. İstanbul özellikle de zengin semtler yağmalanmaya başlanır. “ Sadrazam Nevşehirli İbrahim Paşa… Kethüdası Mehmet Paşa… Matbaaya fetva veren Şeyhülislam Yenişehirli Abdullah Efendi… Sadrazam kitapçısı şair Nedim Efendi…”Padişahtan tam otuz yedi kişinin kellesi istenir.
1 Ekim 1730: Padişah 3. Ahmed’in emriyle tevkif edilen üç vezirden Sadrazam İbrahim Paşa Silahdarağa dairesine hapsedilir. Mehmet Paşa ile Mustafa Paşa Bostancılar koğuşunda birer odaya kapatılırlar. Pazar gecesi üç vezir Kapıarası’nda boğularak idam edilirler. Pazartesi sabahı üç çıplak ceset ayrı ayrı üç öküz arabasına yatırılıp Babıhümayun’dan çıkarılır. İsyancılara verilir. Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın cesedini linç edilir. Çırılçıplak cesedin sadrazama benzemediği, 3. Ahmed’in damadını kaçırdığı söylentileri ayyuka çıkınca padişah kendi hayatının da tehlikede olduğunu anlar ve pazartesi gecesi kardeşi 2. Mustafa’nın oğlu şehzade Mahmud’u elleriyle tahta oturtur. Patrona, İskender Porca’ya ve Alacalı Mustafa’ya İbrahim Müteferrika’nın matbaasını yıkmalarını emreder.
Artık sıra, Lale Devrinin simgesi olan Sa’dabad’dadır… Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın tüm izleri İstanbul’dan silinmelidir. Sa’dabad’da köşkleri olanlara köşklerini yıkmaları için üç gün mühlet verilir. Sa’dabad bir gün içinde yerle bir edilir. 1. Mahmud Patrona Halil’den kurtulmak için çareler arar. Kırım Giray Han’ı, huzuruna kabul eden Sultan 1. Mahmud, ondan yardım ister. Giray Han hemen güvendiği adamlarıyla bir plan yapar.
15 Kasım 1730:Giray Han ve 1. Mahmud’un yaptıkları plana göre bu divan için sarayda Sünnet odası hazırlanır. Sarayın oldukça iç kısımlarındaki bu salon, Patrona Halil’in korumalarını girişteki bölümlerde bırakıp Muslu Beşe’yle yalnız gelmesini sağlamak içindir. Divan toplantısı başlar. 1. Mahmud tarafından Patrona Halil’e Rumeli Beylerbeyliği, Muslu Beşe’ye Anadolu Beylerbeyliği verildiği Seyhülislam tarafından ilan edilir. Bu arada planlandığı gibi bir Hasodalıağa divana girer. Kırım Hanını, Şeyhülislam Efendiyi ve Sadrazamı Padişahın çağırdığını bildirir. Onlar da divanı terk ederler. Sünnet odasında Patrona Halil ile Muslu Beşe yalnız kalmıştır. İçeri Pehlivan Halil Ağa silahlı adamlarıyla girer ve iki isyancıyı öldürürler. Patrona Halil ve Muslu Beşe’nin çıplak cesetleri birer öküz arabası üzerine yatırılarak şehirde gezdirilir.
İskender Porca ve Alacalı Mustafa, İbrahim Müteferrika’nın matbaasındadırlar. Döküm harfleri ve baskı malzemelerini evin arkasındaki kömürlüğe saklamıştırlar. Matbaada basılmış onlarca kitabı çarşaflara sarıp odunların arasına gizlemiştirler. Kömürlüğe girerler. İbrahim Müteferrika bir köşededir. “Geçti…” der İskender Porça… “Artık işimizin başına dönebiliriz Hocam.” Daha yazılacak, basılacak, okunacak çok kitap vardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder